
İlk albümlerini aldığımda, bırakın üniversiteyi, liseyi bile bitirmemiştim. Ve işin ilginç yanı aldığım ilk albümleri, onların da ilki olan 2004 tarihli "Hikayeler Anlatıldı" değil, o albümdeki şarkıların akustik versiyonlarına yer verdikleri bir bonus disk ile birlikte yeniden çıkardıkları "Hikayeler Anlatıldı 2" olmuştu. "Elalem" ile tanıdım onları, "S**icem gelmişi geçmişi!" diye bağırdım ben de her dinlediğimde. Fakat işte "Hikayeler Anlatıldı 2"ye olan hayranlığım nedeniyle hiçbir zaman konserlerinde onlara eşlik ederken tonu tutturamadım konser akustik olmadıkça. Ezbere bildiğim tüm şarkıların düzenlemeleri farklıydı çünkü benim için... Üniversite hayatımın gözyaşlarına eşlik eden "Gripin" adlı, bol düetli ikinci albümlerinden sonra şimdi de "M.S. 05 03 2010" ile karşımızda Gripin.
Grubun sayılarla olan münasebeti hep büyüleyici işler çıkarmıştır ortaya kanımca. "Hikayeler Anlatıldı" albümünün sonuna eklenen "2", bunların ilkidir. Sonra "Üç", "Dört" ve şimdi "Beş" ile süren bir melankoli destanının bölümleri kazınmıştır Gripin hayranlarının beynine. Ve şimdi de "05 03 2010" tarih formatındaki sayılar, bizi grubun milat olarak belirlediği albümleri ile giriyor hayatımıza. Bu 'milat' kavramını, askerlik görevlerini yerine getirerek olgunlaşma süreçlerini tamamlayan grup üyelerinin, bundan böyle profesyonel olarak yalnızca müzik ile uğraşma kararı almaları olarak açıklamış Gripin.

Alaturka bir efkârla, Rakı ve Boğaziçi ile açılan albümün ilk şarkıları "Sen Gidiyorsun", "Koca Çınar" ve "Durma Yağmur Durma" sonrasında hareketli olmasına rağmen yine bünyede jilet etkisi yaratan sözleri ile "Sal Sensizliğini Üstüme" geliyor. Sonrasında ise "Üç" ve "Dört" hayranlarının merakla beklediği "Beş". Albümün zirve yaptığı ilk noktanın "Beş" olduğunu düşünüyorum, çünkü yine yaralayıcı sözleri olsa da ("Tüm haklarımı bir bir içime sakladım / Bize inanmayan fallara ben de hiç inanmadım.") müzikalite açısından yavan şarkılar olduğunu düşündüğüm 3 şarkı takip ediyor "Beş"i. Albüm kapanırken ise Asmalımescit'in o elit depresifliğini gayet güzel yansıtan, "Asmalı'nın sokakları kadar dar yüreğim" diyen şarkı "Gözyaşlarım Değil Onlar" ve Nilüfer'den coverladıkları "Yolcu Yolunda Gerek" geliyor.

"Uyandım, saat üç, dört, beş bana hiç fark etmez.
Ne zaman çalınsa kalbim
Derler ki: "Bir arakadaşa bakıp da çıkacaktık"
Kalan umutlarımdan birini seçip
Hepsini, hepsini hep kaybettim
Şimdi kendimden geri ne kaldı, ne kaldı
Kimseler duymadı, sadece duvarlar ağladı"
2 yorum:
peki sgm'deki ilk konserin gripin akustik konseri olmasi ? o konserde pearl jam cover'lari da yapmislardi, onu hatirlar ve soylerim kac zamandir
ii is cikarmislar ama korkum su ki turk rock musigi harbiden kotu bi yol tutturmus ve arabesk olma yolunda..hayirlisi olsun diyelim artik
Yorum Gönder