1 Nisan 2007

Türkiye'yi Sevmek için 50 "Neden?"


Bu haftaki Tempo dergisinin kapağında da yer alan yazısı "Türkiye'yi Sevmek için 50 Neden" başlığını taşıyor.

Liste şöyle: "Boğaziçi, İnsan, Hamsi, Antalya, Orhan Pamuk, Türk Kahvesi, Türk Kadınları, Tavla, Bayramlar, Hürriyet, İzmir'in Kızları, Mavi Yolculuk, Orhan Gencebay, Rakı, Nazım Hikmet, Yeşilçam Sineması, İstiklal Caddesi, Tarkan, Sokak Kedi ve Köpekleri, Sarı Tabelalar, Bodrum, Milli Takım, Şarap, Hamam, Sezen Aksu, Futbol geyiği, Mizah Dergileri, Türk girişimcisi, İstanbul'un kuleleri, Ankara'da dostluk, Radikal İki, İstanbul Modern, Karadeniz Yaylaları, İşkembe - Kokoreç, Cem Yılmaz, Kuyum Ustaları, Şener Şen, Hababam Sınıfı, Galata Kulesi, Yaşar Kemal, Kebap, Diziler, FB - GS, Çarşı, Çay - Simit, Şehir hatları Vapuru, Mevlânâ, Kenterler, Atatürk."


Tartışılması kaçınılmaz birçok madde var, herkese göre değişecek bir konu sonuçta... Fakat 2 numaralı madde beni benden almış durumda: "İnsan". Reha Erdem'in kulakları çınlasın, "İnsan nedir ki?". Tempo Dergisi "insan"ın ülkemi sevmem için bana sunduğu 50 gerekçe arasında yer almasını şöyle açıklamış:


"Kapı tık tık tıklatılır. Tanrı misafiri gelmiştir. Galiba bir tek Türkiye'ye Tanrı misafiri gelir. Türkler, bu dünyada misafir olduklarını iyi bilir. En azından bilmeleri gerekir. Mevlânâ'dan Müslüm Gürses'e hepsinin söylediği bu değil midir? Rakı kebap efsanesi kadar, Türk misafirperverliği de bilinir. Beş çayı misafirine börek açan anneden Şeker Bayramı şekeri reklam ailesine; güney ellerinde yüzünü güneşe vermiş kahve köşesi dedesinden 'bozuk yoksa kalsın abla' minibüs şoförüne, dar sokaklarda hâlâ gazoz kapak oynanan mahallelerinden Doğu sokaklarında şiir şiir bakan veletlerine ve de Ferrari'sine LPG takan bilgelerine tabii... 'Bir başkadır benim memleketim insanı' diyerek, seviyor insan Türkiye'yi..."


Paragrafı fazlasıyla Polyannacı ve fazlasıyla oryantalist bulmakla beraber, kendi yazdıkları geri kalan 49 maddeyi yok eden şeyin ta kendisini 2. maddeye yerleştirdikleri için çok çeliştiklerini düşünüyorum kendileriyle.


Çünkü aynı "insan"dır... Boğaziçi'nin ağaçlarını kesip gecekondu yapan, suyunu zehirleyen; Antalya'da turistlere tecavüz eden; Orhan Pamuk'u 'vatan haini', Tarkan'ı 'i.ne' ilan eden; Türk kadınını töreyle öldüren, Rakı'nın sahtesini yapıp girişimciliğiyle satan; Mavi Yolculuk koylarını imara açan, İstiklal Caddesi'nin arnavut kaldırımlarını söküp 'Türk granitleri'yle döşeyen; Yeşilçam sinemasını Mehmet Ali Erbil ve Peker Açıkalın'a emanet eden, Nuri Bilge Ceylan'ı 'pis entel' gören; Bodrum'u üstü açık bir gece kulübüne çeviren; her türlü tarihi eserin hiç çekinmeden gerek mecazi gerekse gerçek anlamda içine eden, lazım görürse yurtdışına kaçıran-satan-hediye eden; mizah dergilerine dava açan, maçlarda birbirini öldüren, katilden pop-star yaratan, mafya ve aşiret dizileriyle halkını eğiten; AKM'yi yıkmak isteyen, özel tiyatrolara iki gıdım parayı çok görürken camilere servet yatıran; Atatürk'e küfreden insanları meclise sokan 'insan'dır bu ülkenin insanları.


Ve ben ne zaman Türkiye'yi seviyorum desem, arkasından 50 kere "neden?" diye sordurur bu ülkenin insanları.