22 Aralık 2009

2009'da Hayatıma Giren 30 "Şey"

Koca bir seneyi daha geride bırakırken, geçtiğimiz yıl yaptığım gibi bir geriye dönüp bakayım dedim; neler olmuş diye. "Yeni Yıl Hedefleri"min 25'inden bu kez sadece 5.5'unu gerçekleştirebilmişim ne yazık ki. Ama gerçekleştiremediğim 20'ye yakın şey bir yana; aşağıda listelediğim 30 "şey" 2009 yılı içinde hayatıma girerek, güzelleştirmiş beni. (Geçen yılın listesi için tıklayın...)

30 Rock: Mezuniyet öncesi Sabancı hayatımı renklendiren son dizilerden biridir kendisi. İki yıl (hatta şu an üç oldu) üst üste En İyi Komedi Dizisi ödüllerini silip süpürdüğü için meraktan başladığım, itiraf ediyorum, ilk birkaç bölümünde gülümseme lütfunu bile göstermediğim, fakat sonra bağımlılık haline gelen ve beni kahkahaya boğan, ultra-karakter-odaklı, şu an dördüncü sezonu yayınlanmakta olan dizi.

(500) Days of Summer: Hayatımın ikinci "Juno"su... Başta harika senaryosu ve indie soundtrack albümüyle kalbime giren, Zooey Deschanel ve Joseph Gordon-Levitt'in başrollerinde oynadığı romantik ve sımsıcak film.

Accidentally on Purpose: Bu sezon başlayan dizilerden, "Cougar Town" ile birlikte takip etmeye başladığım ikinci komedi dizisi. "Dharma & Greg"den sonra kendini özleten Jenna Elfman'ı hayatıma geri sokan şirin sit-com.

All American Rejects: Alışveriş merkezi otoparkında araba kaybetme macerası sonrası (bkz. Sezin Zehra Beldağ), sessiz bir eve dönüş yolculuğunda radyoda çalmış olan "Gives You Hell" şarkısı ile tanıştığım soft-rock grubu.

Axe Dark Temptation: Avrupa versiyonu Lynx'in harika videolarından mıdır, dünya çapındaki çikolata adam kampanyalarından mıdır bilmiyorum, kullandığım zaman kendimi çok mükemmel hissettiğim deodorant. Çikolata yemektense, kendimi kokluyorum, belki de o yüzden iyi geliyor.

Beirut: Anıl sayesinde duyduğum "Elephant Gun" ve "Nantes" şarkıları ile tanıştığım Balkan müziği yapan Amerikalı indie grup.

Big Bang Theory: Son sınıfın ilk final haftasında, "Final Haftası Öncesi Yeni Diziye Başlama" geleneğine uyarak izlemeye başladığım "Smart is the new sexy." sloganlı zekice dizi. I love Sheldon Cooper.

Bora Uzer: Almul sayesinde keşfettiğim, ve B.1 albümü mükemmel olan insan.

Dükkan Burger: Cadde'ye şube açtığından beri benim için hamburgerin adresi. (Kızılkayalar'ın yeri ayrı.)

FlashForward: Bu sezon başlayan dizilerden, takip etmeyi tercih ettiğim tek drama dizisi. İlginç konusu, postapokaliptik (bayılıyorum bu kelimeye) pilot bölümü ve bilimsel kurgusal moduyla heyecanıma heyecan katan dizi.

Fringe: "Final Haftası Öncesi Yeni Diziye Başlama" geleneğinin "Bitirme Projesi Teslimi Öncesi Yeni Diziye Başlama" versiyonu olarak hayatıma sokmayı seçtiğim, Walter Bishop gibi inanılmaz bir karakteri de eşantiyon olarak veren bilimkurgu dizisi. Lost'un yapımcılarından...

Inglourious Basterds: Henüz seyretmiş olduğum en iyi 2009 filmi. Aynı zamanda Sinema dergisinin "Son 15 Yılın En İyi 100 Filmi" anketine girebilmiş olan tek 2009 filmi. Quentin Tarantino imzalı, Christoph Waltz'un efsane performansıyla şenlenen bir sinemasal.

Jason Bourne: D&R'ın ilk iki filmi 4.99, son filmi sie 9.99'a alabilmemi sağlayan indirimleri sonrası arşivime kattığım; aldığım gün tükettiğim ajan filmi serisi. "Matt Damon, Jason Bourne'a hayat veriyor." "Bourne Identity" (2002), "Bourne Supremacy" (2004) ve 3 Oscarlı "Bourne Ultimatum" (2007)un her biri bir solukta izlenebilecek, sürükleyici filmler. Jason Bourne'un ise merdivenden yürüyerek, hadi bilemedin koşarak inmesinin nasip olmadığı seri ayrıca. Genelde araba ve motosiklet gibi araçları tercih ediyor.

Jay Jay Johansson: Tipi hiç hoşuma gitmese de, "I Want Some Fun" şarkısı ile kalbimi fethetmiş insan.

Juss: Bütün yıl şirketten para almakla suçlandığım, ama vallahi almadığım, sadece sevdiğim için reklamını yaptığım meyve suyu markası. Hele o vişne suyu... Hem kolay dökülüyor, hem tadı harika... Daha ne ister insan. (Kayısısını beğenmedim, olumsuz bir şey söylemem şartsa.)

Kolpa: Jolly Joker Balans'taki performanslarıyla tanıdığım, hayranları olduğum; sonra albümlerini alıp kop-koptuğum müzik grubu. İlkler özel olur derler, blogumdaki ilk röportajı da Sabancı Üniversitesi performansları öncesi kendileriyle yapmış bulunmaktayım.

Late O'Clock: Adını koyduğum, "Mor ve Ötesi Akustik" projesi sayesinde Berker, Cihan, Oğuzcan ve Onat ile beraber kurduğum grup. Geç kurulmuş grup. Benim için çok özel olan grup. Yeni vokali Ayça'nın benden on kat iyi olduğu grup.

Music Is My Hot Hot Sex: Çokça eğlenceli, fazlasıyla sexy, komik sözlere sahip, kop-kop şarkı. Kendimi her iyi hissettiğimde dinlemek istediğim eser(?).

Müzikus Tabelası: Geçtiğimiz dönemin başkanı Kaan sayesinde tüm Müzikuslular'ın hayatına girmiş, okulumuza trafik levhası olarak asılmış, 60 cm'lik örnekleri odalarımızı süslemiş, 15 cm'lik versiyonları şirin şirin raflarımızda yerini almış olan, üçgen kesilmiş birer metal parçasından çok daha fazlasını ifade eden kulüp logosu formatı.

Per Fly: Aarhus'tan aldığım üçlemesi ("Bænken", "Arven", "Drabet") ile beğenimi kazanmış Danimarkalı yönetmen.

Rufus Wainwright: Nisan ayında dinlediğim "Rebel Prince" ile hayran olduğum, tüm şarkılarında huzur bulduğum, soundtrack şarkılarını severek takip ettiğim Kanadalı şarkıcı.

Serum: Mart ayında Pigastro'da yediğim köftelerden zehirlenmem sonucu ilkini yediğim, daha sonra iflah olmaz bademciklerimin sürekli iltihaplanması sonucu ayda bir koluma bağlanan hayat kurtarıcım. Bu sene 6 kere münasebetim olan (Olympos tatilinde bile ayrılamadığım), fakat aramızdaki duygusal ilişkiye Eylül'de geçirdiğim bademcik ameliyatı sonucu bir son verdiğim sağlık sektörü malzemesi.

Starbucks Filtre Kahve: "Starbucks Kahve Sohbetleri" ile hakkında daha fazla bilgi edindiğim ve artık her sabah (duruma göre günde 2 ya da 3 kere) içtiğim, bağımlısı olduğum aromalı çekirdek kahveler. Favorim "Tanzania" olsa da, bulunmadığı zamanlarda "Kenya" da iyi gidiyor.

Thales: Geçtiğimiz yılın tüm Müzikus içmelerinin vuku bulduğu, KoroSU'09'a da veda ettiğimiz pek güzel bar. Taksim'in türkü barlarının arasına saklanmış kötü bir konuma sahip olsa da alternatif bir mekan kendisi. Hele ki ucuza içkiye doyabileceğiniz shot geceleri kaçırılmamalı.

Tiger: Kötüleyip kötüleyip sonunda teslim olduğum, ve giyince çok beğendiğim şeylerden bir yenisi. Çokça rahat ve çokça sevimli spor ayakkabı markası.

Tina Fey: "30 Rock" ile birlikte hayatıma girmiş olan hayatımın-kadınısın kişisi. Oyunculuğuyla, yapımcılığıyla, yazarlığıyla ve özellikle yaratıcılığıyla beni benden almış insan. Günümüzün en komik kadınlarından.

Tuğla: Nam-ı diğer "Sabancı Üniversitesi Ders Dışı Öğrenci Etkinlikleri Ödülü". Mezun olurkene iki tanesine birden sahip olarak duygu dolu anlar yaşadığım ve Tuğçe'ye çok çok teşekkür etmem gerektiğini bildiğim, şu anda odamın en güzel yerinde duran ödül.

Twilight: Bu yılın "guilty-pleasure"ı olarak listede yer alan gençlik serisi. (Yine geçen yılkinden iyidir. (bkz. High School Musical)) Hem Stephenie Meyer'ın yazdığı romanlarla, hem de onlardan uyarlanan filmlerle bir fenomen haline gelen vampir-kurtadam-genç kız aşk üçgeni.

Uludağ Limonata: Aslında ilkini 2008'de içtiğim, fakat bu yaz (özellikle de cam şişe verisyonunun çıkmasıyla) bağımlılık haline gelen içecek.

Yasemin Mori: Yılın ilk aylarında tekrar tekrar dinlediğim şarkılarını pek sevdiğim şirin şarkıcı.

6 yorum:

dizi günlükleri / Bilir Kişi Raporu dedi ki...

Segili Emre,

Süper bir liste hazırlamışsın. Zevkle okudum :)

farawaysoclose dedi ki...

iyi geçmiş belli 2009

fıtfıt:) dedi ki...

bu konsepti çokk pis kopyalamak istiorum kendi bloguma:P

Serhan dedi ki...

30 rock başta olmalıydı bu listede diye yazacaktım, sonra farkettim ki gözümle okumamışım :D

Serhan dedi ki...

Ayrıca Zooey Deschanel'i sevdiysen otostopçunun galaksi rehberini izle. orada daha şirin, böyle şirret değil :)

Kumru Kermen dedi ki...

Starbucks Coffee'de kahve keyfinizin her zaman daim olmasını diliyoruz :) Benzer profilde olan bir diğer Afrika/Arap Yarımadasına ait kahvemiz Ethiopia Sidamo’yu da denemenizi tavsiye ederiz.

Kumru Kermen
Asistan Marka Müdürü - Müşteri İlişkileri
Starbucks Coffee Türkiye