27 Şubat 2010

Oscarlar 2009: En İyi Kurgu Adayları

Geçtiğimiz yıl "Slumdog Millionaire"i izlediğimde, iyi kurgunun filme ne kadar çok şey katabileceğini ve iyi bir kurgunun ne olduğunu anladım tam olarak. Bu yüzden bu yıl ilk kez bir şeyler anlamış olarak yazabiliyorum bu kategori üzerine de. Son 20 yılda sadece 4-5 kez En İyi Film ve En İyi Kurgu ödülünü kazanan filmlerin farklı oluşu da kurgunun önemini kanıtlayan başka bir durum. Bu yıl kategoride 5 filmin 8 kurgucusu Oscar adayı, yarışta deneyimi olan ise sadece 2 isim var.

Adaylar açıklandığında görmezden gelinmesine çok üzüldüğüm iki film oldu bu kategoride. Dana E. Glauberman, "Up in the Air" ile çok iyi bir iş çıkarmış ve hem ACE hem de BAFTA tarafından aday gösterilmişti. Yine ACE tarafından aday gösterilen "(500) Days of Summer" ile Alan Edward Bell, bir yönetmenlik harikası olan filme büyük katkıda bulunmuştu kurgusuyla.

En İyi Kurgu:
Avatar (Stephen Rivkin (0/0), John Refoua (0/0), James Cameron (1/1))
District 9 (Julian Clarke (0/0))
Hurt Locker (Bob Murawski (0/0), Chris Innis (0/0))
Inglourious Basterds (Sally Menke (0/1))
Precious (Joe Klotz (0/0))

"Dünyanın Kralı" James Cameron, 1997'de "Titanic" ile kazandığı 3 Oscar'ından birini de yapımcı/yönetmen kimliklerinin yanısıra kurgucu olarak elde etmişti. 12 yıl sonra, aynı üç kategoride "Avatar" ile aday Cameron. "Avatar"daki görsel efektlerin, gerçek performans çekimleri ile biraraya getirilmesi ve bu sahneler arasındaki geçişlerin akıcılığı ve yükselen heyecanı etkilememesi filmin teknik dallardaki bir başka başarısı olarak kayda geçti.

Birçok dalda görmezden gelinen bilimkurgu "District 9", bu dalda neyse ki karşımızda. Belgeselimsi formatı ve dijital kamera ile el kamerası arasında geçişlerin bu formatı destekleyişi oldukça yaratıcıydı filmde. "District 9", daha önce pek adını duyurmuş bir filmde çalışmayan Kanadalı kurgucu Clarke'ın da ilk önemli işi.

Kategorinin en iddialı filmlerinden biri ise "Hurt Locker". Filmdeki durmayan gerilimin, seyircinin çok durağan olan bir filmde hiç sıkılmamasının başlıca nedeni kamera hareketleri ve kurgunun başarısı. Birçok sahnede farklı açılardan yapılmış çekimler arasında geçişler sanki Irak'taymışınız izlenimi veriyor.

"Inglourious Basterds" ile aday olan Sally Menke'nin "Pulp Fiction"dan sonraki ikinci adaylığı. Tarantino'nun filminde kurgunun fazla bir etkileyiciliğini görmemiş olsam da, filmin ismi En iyi Film kategorisinin üç güçlü adayından biri olarak geçtiğinden, bu dalda aday olmadığını görmek şaşırtıcı olurdu. Diğer yandan kahramanı Precious'ın hayal dünyası ve sefil hayatı arasındaki geçişlerin yapmacıklığı ile nasıl "Up in the Air"i solladığını hala anlamadığım "Precious", hiç şansı olmadığını düşündüğüm tek aday.

ACE (American Cinema Editors), drama ve komedi/müzikal dalında verdiği ödüllerde "Precious" ve "Inglourious Basterds"a yer vermedi. Ödülü ise drama dalında "Hurt Locker", komedi dalında ise Oscar adayı (tabii ki) olmayan "Hangover" kazandı. "Precious" yerine "Up in the Air"i aday gösteren BAFTA Ödülü'nü "Hurt Locker", "District 9" yerine "Nine"ı aday gösteren BFCA'nın ödülünü ise "Avatar" kazandı. Tüm bunlara dayanarak, En İyi Film dalında olduğu gibi bu dalda da yarışın "Hurt Locker" ve "Avatar" arasında olduğunu söylemek mümkün. Favorim ise, birçok dalda olduğu gibi, "Hurt Locker".

Sırada: En İyi Orijinal Şarkı

Hiç yorum yok: