Henüz yaz aylarında filmi vizyona bile girmeden, ünlü müzikal Mamma Mia!'nın Ekim'de İstanbul'da sahneleneceği haberini almıştık. Filmini vizyona girdiği hafta izlediğim "Mamma Mia!"nın orijinal halini ise bu haftasonu izleme fırsatı buldum. Türkiye sınırlarında izlediğim ilk yabancı müzikal olma ünvanını da kazandı kendisi böylece.
ABBA şarkılarından bir müzikal yaratma fikriyle ortaya çıkıp yaratıldığı anda kapalı gişe oynamaya başlayan ünlü müzikal ve ondan uyarlanan 2008 yapımı film; birçok benzerlik taşıyor. Bu benzerliklerin ilki yönetmenleri: Phyllida Lloyd. Hem müzikali, hem de filmi yöneten bu isim, -hiç sanmıyorum ama- bana soracak olursa; kendi alanında kalmalı ve müzikal yönetmeye devam etmeli.
"Mamma Mia!" filmi, müzikalin (kesilmiş 1-2 sahne dışında) hemen hemen aynısı. Öyle ki, benim gibi filmi müzikalden önce seyrettiyseniz eğer, tekrardan izliyormuş hissi yaratıyor. Fakat bu kez takdir edilesi ve başarılı bulduğunuz yanları farklı olmak üzere.
Örneğin filmde huzur veren ama güçlü sesiyle Amanda Seyfried'in oynadığı Sophie; müzikalde biraz silik kalmış odak noktası olması gerekirken. Aynı şekilde Tanya rolündeki Geraldine Fitzgerald'ın, filmde aynı rolü üstlenen Christine Baranski'nin komik ve etkili performansı ile alakası yok. Diğer yandan Sky rolünde Jon Hawkins, müzikalde çok daha başarılı yorumlanmış karakterlerden biri. Donna rolündeki sanatçı (Broşürde Carolanne Weidle ve Yvette Robinson'ın dönüşümlü olarak oynadığı yazıyor, hangisi bilemiyorum), kendi alanında Meryl Streep'le yarışabilecek bir performans sergiliyor. Müzikalin komedi unsurlarından biri olan Pepper ise, müzikalde ayrı, filmde ayrı bir yönüyle sempatik.
Orijinal dekor olmadığını, turne dekoru olduğunu tahmin ettiğim dekor; küçük, az ama ultra-öz. Çok güzel bir çalışma olmuş. Perdenin üzerindeki deniz atmosferi de çok şirindi gerçekten. Sanat yönetimi her unsuruyla bir Yunan adasına götürüyor sizi. (Sahneye kayık bile çıkarıyorlar, kuliste deniz olduğuna emin oluyorsunuz.) Kostümler konusuna geince, filmde de yer verilen bir sürprizle finalde karşımıza çıkan rengarenk, İspanyol paçalı, parlak kostümler gerçekten en ilgi çekicileriydi. Dansçılar da çok iyi bir görsellik katılmasına baya katkıda bulunmuşlar. Koreografi ve danslar ise müzikalin en başarılı yanlarından biriydi, olması gerektiği gibi. Türkiye'de de en az onlar kadar başarılı dansçılar olduğunu düşünüyorum, ama kıymetleri bilinmiyor sanırım. İKinci sınıf pop-yıldızlarının arkasında harcanıyorlar. Umarım böyle müzikaller daha sık gelir de, bizde de örnekleri artmaya; onların da değeri bilinmeye başlanır.
Müzikalin ilk perdesinde, "Super Trouper", "Gimme! Gimme! Gimme!" ve "Voulez-Vous"nun ardarda söylendiği düğün öncesi parti gecesi; müzikalin temposunun ve enerjisinin doruğa çıktığı yerdi. İlk perdenin -özellikle de çok güçsüz bir girişin etkisi olduğunu düşünüyorum, bunun nedeni teknik bir sorun da olabilir, emin değilim- başlarında sıkılmaya ve hayal kırıklığı hissetmeye başlasam da, fikrimi tamamen değiştiren ve yüzüme bir gülümseme getiren bir perde finaliydi.
İkinci perdenin başındaki, filmde yer verilmeyen "Under Attack" ve rüya sahnesi, sahneleniş şekli ve koreografisi ile oldukça ilgi çekiciydi. Yukarıda bahsettiğim Tanya faktöründen dolayı, filmde en çok hoşuma giden sahnelerden biri olan "Does Your Mother Know"dan memnun kalmadım. Babalara gelince, "S.O.S" ve "Our Last Summer" filme göre daha iyiydi. (Sanırım bunun nedeni de Pierce Brosnan ya da Colin Firth tarafından söylenmeye çalışılmamaları) Sky ise Sophie'ninkini katlayan sesiyle parladı "Lay All Your Love on Me"de. Fakat sanırım bu perdenin en iyisi de "The Winner Takes It All" oldu.
Müzikallerin film uyarlamalarına karşı değilim tabii ki, fakat "Mamma Mia!" perdeye değil, sahneye yakışan bir müzikal sanırım. Orijinal şarkılardan yazılan bir müzikal olmayıp, bir ABBA kolajı olmasının etkisi bu düşüncemde etkili oldu. Şarkıların sözlerine bağlı kalan zorlama ir senaryosu olduğundan bir filmde olması gereken hikaye ve karakter derinlikleri geliştirilememişti film versiyonunda. Bu nedenle "Mamma Mia!" tüm görselliği ve hareketli parçalarıyla sahnede çok daha başarılı bir müzikal.
Müzikalin sahnelendiği Mydonose Showland çakması İstanbul Gösteri Merkezi'nden ise tam anlamıyla nefret ettim. Zaten en ucuzu 50-60 YTL olan biletlerle zar zor seyirci olabildiğimiz etkinlikte; otopark 15 YTL, su 2 YTL, kola 4 YTL ve hazır olun tuvalete gidip çişinizi yapmak (evet şehirlerarası otobüs terminalinden değil, bir gösteri merkezinden bahsediyorum) 1 YTL idi!... Tüm bu soygun ve terbiyesizlik bir yana kendi etkinliklerine saygıda da kusurlulardı. Müzikallerin en heyecan verici kısımlarından olan ve çoğunlukla müzikal şarkılarının bir kolajına yer verilen (ya da bazen orijinal şeyler çalınan) prolog kısmında orkestra çalarken ışıklar hala yanıyordu. "Müzikal başlamadı daha zaten, onlar çaladursun." anlayışı hiç hoş değil. Zaten "sanatçı" kavramının anlamı konusunda şaşırmış olan insanların kafalarına da aynı anlayışı sokmaktan ve özgürce ortalıkta dolaşmaya teşvik etmekten başka bir işe yaramıyor.
Son olarak, "Mamma Mia!" müzikali hakkındaki yorumları ve "Mamma Mia!" ekibiyle içli-dışlı olduğu gece hayatı anılarını okumak için arkadaşım Fatih'in blog sayfası karanlıkev'e göz atabilirsiniz. (bkz. böyle-şeyler-neden-benim-başıma-gelmez-ki)
1 yorum:
Bak Emre ne kadar çok ortak yönümüz var, Mamma Mia! benim de Türkiye'de izlediğim ilk yabancı müzikal. (Hürrem Sultan'ı müzikalleştirmiş yabancı insancıklar, o da çok güzelmiş, arkadaşım söylemişti Mamma Mia!'yı izlerken)
Ben de filmi müzikalden önce iki kez sinema salonunda izledim, sadece ABBA'yı yaşayabilmek için. Taa haziran ayında haber gelmişti müzikalin Türkiye'ye geleceğine dair ve duyar duymaz gitme kararı almıştık arkadaşlarla. Günü geldi, gittik ve ömrümde maceranın dibine en çok vurduğum günü yaşadım =) Biraz erken gittiğimizden olsa gerek kapıları açmamışlardı ve biz de açlıktan ölmek üzereydik. En yakın neresi var? Airport AVM! (Restorant faciası var tabi bir de ama dilim varmıyor söylemeye) Neyse yedik içtik geri geldik İGM'ne. Müzikal başlamadan çalınan tekno ağırlıklı prologue'ı dinlerken içim içime sığmadı çünkü harika bir kolaj olmuştu. (Sonra zaten koşa koşa D&R'a gidip müzikalin müzik CD'sini aldım sadece prologue için.) Yanımdaki tanımadığım kadınla beraber şarkılara eşlik ettik deli gibi, bir şey olsa da kalkıp dans etsek diye bekliyorduk ikimiz de adeta ama millet oturuyordu =P En sonunda çılgınlar gibi koptuk zaten. Sky'ı oynayan çocuk iyi yapıyordu işini, Dominic (filmdeki) yeterince kötüydü. Meryll Streep kesinlikle müzikaldeki Donnalardan daha iyiydi. Fakat müzikalin bir kısmında replik olmadan sadece durdu oyuncular. Bunun müzikal gereği olduğunu düşünmüyorum ayrıca. Son olarak -her ne kadar okumasam da- altyazıyı çevirenin ağzına ... diyorum, ancak bu kadar içine edilirdi sözlerin. Bir de arkalardan izleyenlere çok acıdım çünkü oralardan görünmesi imkansız gibi geldi bana...
Yorum Gönder