Disney World ve Mısır'dan sonra üçüncü ve son çocukluk hayalimi de gerçekleştirmiş bulunuyorum. Fakat siz siz olun, eğer çocukluk hayalinizi 20nizden sonra gerçekleştiriyorsanız, beklentilerinizi biraz düşürün.
Danimarka'nın Billund şehrinde bulunan Legoland, günümüzde Almanya, İngiltere ve ABD'de dört farklı Legoland daha olsa da, türünün ilk örneği. Martın ortasından Ekim sonuna kadar ziyaret edilebilen parkın açık olduğu saatler haftaiçi-haftasonu oluşuna ya da aya göre değişiyor. Bu düzene göre en geç 21.00, en erken 17.00'de kapanıyor Legoland. Fiyatı ise gezdiğim diğer eğlence parklarına göre daha uygun gibi gözükse de, parkın içindeki aktivite ve "ride"ların sayısı ve parkın büyüklüğü göz önünde bulundurulursa oldukça pahalı. (içine girdiğim 13-59 yaş grubu için bir günlük giriş 259 Danimarka Kronu (yaklaşık 35 euro)).
Oldukça küçük bir park olsa da, 7 bölüme ayırmayı başarmışlar Legoland'i. Hitap ettiği yaş gruplarına ve konseptlerine göre (aynı lego oyuncakları gibi) etrafınızda gördükleriniz de değişiyor. Legoland'in "Hotel Legoland" adında, dışarıdan çokça pahalı gözüken bir oteli, adım başı yiyecek-içecek ve hediyelik eşya satan dükkanları ve "Brick Shop" adında kürekle poşetlere doldurarak, gramla her renk ve her şekilden lego satın alabildiğiniz bir mağazası da var.
Parkın ilk karşınıza çıkan bölümü "Miniland" ve arkasındaki "Duplo Land". Miniland'de dünyanın (ve özellikle de Kuzey Avrupa ülkelerinin) bilindik binalarının ve bilinmedik köşelerinin legodan modellerini yürüyerek/legodan-teknelere-binerek geziyorsunuz. Bunun dışında çocuklar için, legodan hayvanların bulunduğu bir safari de mevcut. Yaşımız gereği "Duplo Land"de ise uğramadık haliyle (bilmeyenler için Lego Duplo, 0-3 yaş arası çocuklar için olan legolara verilen ad). Ayrıca metrelerce yukarıya çıkarak tüm parkı ve parkın etrafını gözlemleyebileceğiniz döner kule de parkın bu kısmında.
"Legoredo Town", western konseptli bir bölüm. Büyümüş de küçülmüşler için uygun olan tek aktivite ise çuf çuf giden bir trenle gezilen maden konseptli oyulmuş dağ ve içindeki legodan atraksiyonlar.
"Pirate Land", yani korsan temalı aktivitelerin bulunduğu bölümde ise genelde ıslatma eğlimli eğlenceler var. Ama çoğu çocuklar için.. (fakat aman çocuğum ıslanıp hasta olmasın diyen anneler için, hepsinin çıkışında "insan kurutma makineleri" mevcut) Büyükler ıslanmayıp 'cool'luklarını bozmadan, küçük korsan gemilerinde dönüp dönüp durabilirler, ya da Disney'in sonradan bir blockbuster sinema serisine dönüşmüş olan "Pirates of the Caribbean"ını andıran "Pirate Boats" ile gezip legodan korsan dünyasını izleyebilirler. Küçük teknelerle gezdiğiniz mağaralarda ve sularda komik şeyler göreceksiniz.
"Imagination Zone" kısmında içinde legodan dalgıçların, legodan antik bir kentin ve fakat gerçek su canlılarının olduğu -ama konsept bakımından fazla abartılan- "Atlantis" adlı bir akvaryum mevcut. Hemen yanındaki "Lego Mindstorms" ise çocukların legolar ile oynayabildiği çocuk yuvası kıvamında bir eğitici mekan.
Yanyana duran "Adventure Land" ve "Knights' Kingdom" daha macera dolu bölümleri olarak anılabilir parkın. Kapısında boy sınırlaması ve uyarı levhaları bulunan 'ride'lar da bu bölümlerde zaten. Parkın iki rollercoaster'ından ikisi de bu bölümlerde bulunuyor. "The Dragon", bir ejderhanın şatoyu basması teması üzerine kurulmuş, daha çok hızla-yan-bir-şekilde-dönme heyecanı üzerine giden bir roller-coaster. "X-treme Racers" ise (hayatımda attığım nadir çığlıklardan birini Billund'da bıraktım) yüksekten-dik-bir-şekilde-hızla-yere-düşme heyecanının üzerine fazlasıyla giden bir tanesi. Burada ise yarış arabalarıyla uçtuğunuz farzediliyor. Bu iki maceracı bölümdeki diğer söz edilmesi gereken aktiviteler merkezkaç olayını suyla birleştiren eğlencelik "Jungle Racers" ve Viking konseptli sulu düşüş olayı "Vikings River Splash". Bu "ride"ın yenilikçi bir yanı ise nehirde rafting havası veren bölümlerinden sonra asıl düşüş öncesi raylar kullanarak değil de, asansörle bir tepeye çıkmanız güzelliği olmuş.
Parkın son kısmında, "Lego City"de, sadece iki 'ride' mevcut. Fakat yaz gecelerinde ve gündüzlerinde verilen konserlerin de burada yapıldığı düşünülürse, neden geniş bir alana sahip olduğu anlaşılıyor. İçeriyi seyretmem sonucu midemin kaldırmayacağını tahmin ettiğimden binmediğim "Power Builder" çok manyak bir şey, tarif edemiyorum; ama abartma derecesini kendinizin seçtiği bir düzeyde abartarak 6 bir yana savrulup duruyorsunuz bir robot tarafından. İkincisi ise çok zevkli bir yarış olan "Fire Brigade". Yarışta, pompalayarak hareket eden itfaiye arabalarına binip, yanan binalara ulaşmaya; arabadan inip yeterli miktarda suyu deliklerin içine püskürtmeye ve aynı yolu geri dönmeye çalışıyorsunuz ekibinizle beraber. İlk önce yangını söndürüp geri dönen kazanıyor. Çok eğlenceli!
Beklentilerimin tam karşılandığını söyleyemesem de; ne kadar geç kalmış olursanız olun, çocukluğunuzda lego delisi bir insansanız, bir gün gidip Legoland'i görün derim.
1 yorum:
ben 7 yaşındayım.çok güzel anlatmışsınız,ben de legoland'e gitmek istiyorum.
Yorum Gönder