20 Ekim 2008

En İyi Oyuncular: 2007, Bölüm II

Oyunculuk, geride iz bırakacak ve akıllara kazınacak denli rolü yaşamak olmalı diyenlerdenseniz, 2007 sinemasının en iyi performansları karşınızda... Yazının bu ikinci bölümünde sıra erkeklerde. Psikopat katiller ve acımasız, zalim karakterler çoğunlukta. Biri kadın rolünde, kimi deli, kimi saman altından su yürüten, kimi çocuksu, kimi ciddi ve sert 20 adam. Etkileyici ve yaralayıcı performanslar hepsi de... (Oyuncular soyadı sırasına göre sıralanmıştır.)

Casey Affleck (Assassination of Jesse James by the Coward Robert Ford) Robert Ford: Bir insanı kıskanmak ya da ona özenmek, o olmayı istemek ve onu hayranlığa boğarak yok etmek... Korkak, sessiz ve 'ezik' bir karakter olarak Robert Ford, sevdiği oyuncağı sevgisinden kıran bir çocuğa benziyor bu filmde. Başroldeki Brad Pitt'ten rol çalarak Affleck familyasının adını Akademi Ödül Töreni'ne taşıyor ayrıca. Yılın en iyi performanslarından biri. (Oscar, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı; Altın Küre, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı)

Javier Bardem (No Country for Old Men) Anton Chigurh: Adıyla milliyetsiz, bakışlarıyla ruhsuz, saç kesimiyle çirkin, tavırlarıyla soğukkanlı; tam anlamıyla psikopat bir katili, sanki boş zamanlarında adam öldürüyormuşçasına başarılı bir şekilde canlandırarak en iyi sinema katilleri sıralamalarında Hannibal Lecter'dan sonra üst sıralarda yer almayı başardı Javier Bardem. Oscar alan ilk İspanyol oyuncu olarak da ülkesinin tarihine geçti. (Oscar, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü; Altın Küre, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü)

Philip Bosco (Savages) Lenny Savage: Trajikomik bir ailenin huysuz ihtiyarı gibi bağımsız-amerikan-filmi-klişesi bir rol aslına bakarsanız. Sanırım Philip Bosco'yu bu listeye koymamın nedeni, tamamen çocuklarıyla 'diner'da geçen sahnedeki ölümle ilgili konuşmalarının beni çok fazla güldürmüş olması.

George Clooney (Michael Clayton) Michael Clayton: Filme adını veren avukat Michael Clayton'ı; korkuları, hırsları ve tüm ciddiyetiyle (ve takım elbisesiyle) beyazperdeye taşıyan efsane isim George Clooney. Stresli ve dünyayı kurtarmaya çalışan bir avukat nasıl olur derseniz, Clooney'nin Michael Clayton performansını görmelisiniz. (Oscar, En İyi Erkek Oyuncu Adayı; Altın Küre, En İyi Erkek Oyuncu - Drama Adayı)

Paul Dano (There Will Be Blood) Paul/Eli Sunday: Soğukkanlı, pskiopat bakışlı, sinir bozucu genç bir rahip ve (onun alter-egosu mu, yoksa ikiz kardeşi olduğunu çözemediğimiz) tıpkısı olarak değişik iki rolde karşımıza çıkıyor "Little Miss Sunshine"ın uçuk-kaçık ailesinin sessizlik yemini eden büyük çocuğu. Filmde seyirciyi öfkelendirmek, sinir etmek, huzursuz etmek gibi kolay olmayan şeyleri başarıyor 1984 doğumlu aktör.

Daniel Day-Lewis (There Will Be Blood) Daniel Plainview: "I ... drink your milkshake! I ... drink it up!" repliğiyle ortalığı kasıp kavuran; beyazperdenin gelmiş geçmiş en manyak ve gözünü-hırs-bürümüş tiplerinden Daniel Plainview olarak adını efsaneleştirmeye aday Daniel Day-Lewis; 2007 yılındaki tüm erkek oyuncu ödüllerini silip süpürmüş durumda. Ödülleri sonuna kadar hak eden performansı, özellikle de kilise sahnesindeki inanılmaz haykırışları... Bu yılın en iyisi Daniel Day-Lewis. (Oscar, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü; Altın Küre, En İyi Erkek Oyuncu Drama Ödülü)

Johnny Depp (Sweeney Todd) Sweeney Todd: Ünlü gotik müzikalin, Tim Burton uyarlamasında; yönetmenin vazgeçilmez oyuncusu Johnny Depp başrolde. Ürkütücü görünümü, bakışları ve yeteneğiyle göz kamaştırırken; başka bir yönünü de gösteriyor Depp: Şarkı söylüyor! Her filminde ayrı bir insana dönüşen bu adamı biri durdursun -şaka şaka. (Oscar, En İyi Erkek Oyuncu Adayı; Altın Küre, En İyi Erkek Oyuncu - Komedi/Müzikal Ödülü)

Ben Foster (3:10 to Yuma) Charlie Prince: Hani "piç" bakışlı yaramaz çocuklar vardır ya... Her an bir pislik yapacakmış gibi bakan haylaz çocuklar. Onlara benzetiyorum Ben Foster'ı nedense. Çok başarılı bir kötü adam portresi çizdiği ve Russell Crowe ve Christian Bale gibi iki usta ismin önüne geçebildiği "3:10 to Yuma"da da, kendisini ilk izlediğim "Hostage" ve "Alpha Dog"da da bu etkiyi yarattı üzerimde. Tanrı vergisi mi, yoksa rol yapma yeteneği mi bilmiyorum o tip. Ama ekrana çok yakışıyor. Hele ki konu kötü adam olmaksa.

Ryan Gosling (Lars and the Real Girl) Lars Lindstrom: "Murder by Numbers", "Notebook", "Stay", "Half Nelson", "Fracture" derken; gümbür gümbür efsaneleşen yeni bir aktör doğuyor. "Lars and the Real Girl"de bir çocuk kadar saf ve fazlasıyla utangaç bir adam çıkarıyor karşımıza Ryan Gosling. Bir şişme bebeğe aşık oluşu, tüm psikolojik depremlerinden sonra onu kendi isteğiyle yok edişi derken sevdiriyor kendini. (Altın Küre, En İyi Erkek Oyuncu - Komedi/Müzikal Adayı)

Murat Han (Mutluluk) Cemal: Amerika'da yaşarken "Mutluluk"ta oynamak üzere Türkiye'ye geldiğinde, aklında Türk sinemasının başarılı aktörlerinden biri olarak anılmaya başlayacağı geçiyor muydu bilmiyorum. Şu günlerde "Vicdan" ile tam gaz devam eden Murat Han, "Mutluluk"ta bir teknesinde inzivaya çekilen bir akademisyen tarafından 'evcilleştirilen' Anadolulu bir adamı canlandırıyor. (Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü; SİYAD, En İyi Erkek Oyuncu Adayı)

Emile Hirsch (Into the Wild) Chris McCandless: Bana göre Daniel Day-Lewis'ten sonra yılın en iyi başrol performansı olsa da, manyak katillerin gölgesinde kalan genç bir yetenek Emile Hirsch'in elinden çıkma Chris McCandless rolü. Her şeyi geride bırakan üniversite mezunu bir gencin hayatla ve doğayla başa çıkma çabaları, yalnızlığı ve acizliği. Film ilerledikçe düşen pantolonu, eskiyen suratı ve uzayan sakallarıyla ve tabii ki yeteneğiyle harikalar yaratıyor Emile Hirsch.

Philip Seymour Hoffman (Charlie Wilson's War) Gust Avrakotos: Bu yıl üç filmde birden, üç apayrı karakter olarak karşımıza çıktı Philip Seymour Hoffman. "Savages" ve "Before the Devil Knows You're Dead"in problemli erkek kardeşleri rolleri bir yana; "Charlie Wilson's War"daki Yunan kökenli CIA ajanı rolünde, özellikle de sinirlenip camları patlattığı sahnede güldürüyor ve oyunculuğunu takdir ettiriyor Hoffman. (Oscar, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı; Altın Küre, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı)

Hal Holbrook (Into the Wild) Ron Franz: Emile Hirsch'in etkileyici perofrmansına eşlik eden onlarca usta oyuncudan en ustası. 1925 doğumlu Hal Holbrook; 83 yaşındaki bedeniyle dağlara tırmanıyor bu filmde. Tüm duygusallığı ve tontonluğuyla yaşlılığının getirdiği yalnızlığının son bulabileceğine umutlanan bir adam rolünde yürek burkuyor. (Oscar, En İyi Erkek Oyuncu Adayı)

Tommy Lee Jones (In the Valley of Elah) Hank Deerfield: Artık yaşlanmaya başladığını farkettiğim Tommy Lee Jones, "In the Valley of Elah"ta Irak'ta kaybolan asker oğlunun arayan emekli asker bir babayı canlandırıyor. Charlize Theron'la karşılıklı doğal bir uyumla oynayan Tommy Lee Jones, iyi oynuyor, güzel oynuyor da; Oscar adaylığını hak ediyor mu derseniz, orada durun derim. (Oscar, En İyi Erkek Oyuncu Adayı)

Logan Lerman (3:10 to Yuma) William Evans: Bu yıl Joel Schumacher'in "Number 23" filminde de Jim Carrey ile karşılıklı izlediğimiz 1992 doğumlu Logan Lerman; "3:10 to Yuma"da Russell Crowe, Christian Bale, Mary Louise Parker gibi isimlerden rol çalıyor resmen. Senaryoda önemli bir karakter olan William Evans'a, aynı senaryodaki çocuğun olgunluğunda, hakkını vererek hayat veriyor.

Viggo Mortensen (Eastern Promises) Nikolai: Soğukkanlı, sert, Rus aksanlı. Viggo Mortensen, "A History of Violence"dan sonra ikinci kez çalıştığı Cronenberg'in bu filminde efsaneleşiyor. İngiltere'deki Rus mafyasının en yıldız elemanlarından biri olan Nikolai'ı; dövmeleriyle, bıçağıyla ve sinema tarihine geçecek nitelikteki o kavga sahnesinde yumruklarıyla buz gibi oynuyor. (Oscar, En İyi Erkek Oyuncu Adayı; Altın Küre, En İyi Erkek Oyuncu - Drama Adayı)

Will Smith (I Am Legend) Robert Neville: Dünyada kalan son adam yalnız değil. Bu sloganla pazarlanan filmin, yalnız kahramanıydı Will Smith. Çoğu konuşmasız, konuşmalı kısımları da mankenler ya da bir köpekle geçen sahnelerde tek başına bir devdi kendisi. Yılın popüler filmlerindeki en iyi performansa imza attı Amy Adams'ın "Enchanted"daki oyunuyla beraber.

Armin Mueller Stahl (Eastern Promises) Semyon: Sert bakışları ve emir verici mimikleriyle Armin Mueller Stahl, Viggo Mortensen'in karşısında sönük kalsa da çok iyi bir yardımcı oyuncu olarak tam da gerekeni oynuyordu. Naomi Watts ile oynadığı sahnelerde bir aile dedesi ve sevimli bir yaşlıya dönüşen aktör; Viggo Mortensen ve Vincent Cassell ile karşılıklı oynadığında bir canavara dönüşüyordu.

John Travolta (Hairspray) Edna Turnblad: Az şişman olduğu halde çok şişmanı oynamak, erkek olduğu halde kadını oynamaktan daha kolaydır. Fakat John Travolta ikisini de yaptı "Hairspray"de. Makyajı biraz yapmacık olsa da, "Grease" müzikalindeki John Travolta'dan eser yoktu Edna'da. Şarkı söylediği sahnelerinde hem boyutsal anlamda hem de mecaz anlamda devleşen Travolta, müzikal anlamda da gayet başarılıydı. (Altın Küre, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı)

Tom Wilkinson (Michael Clayton) Arthur Edens: "I am Shiva, the god of death." Bu repliği ve filmin başında 10 dakikaya yakın süren monoloğu ile Javier Bardem'den sonraki en iyi yardımcı erkek oyuncu performanslarından biriydi. Dünya düzenine kafa yorduğu için deliren, kese kağıdı dolusu baget ekmekle hatırda kalan ilginç bir karakterin, Arthur Edens'ın; perdeye bu denli başarılı bir şekilde taşınması, "Michael Clayton"ın bir oyunculuk filmi olmasına George Clooney ve Tilda Swinton'la beraber Tom Wilkinson'ın da bir hayli katkıda bulunduğunu gösteriyor. (Oscar, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı; Altın Küre, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Adayı)

Hiç yorum yok: