5 Ekim 2008

Kopenhag'da Tekne Turu

Kopenhag'da şehir merkezindeki kanalları ve Inderhavn'ı (yani iç liman) gezen tekne turlarına birçok yerden binilebiliyor. Biz, Nyhavn'dan binerek başladık yaklaşık 60 dakika sürecek olan turumuza. Şehirdeki ve ülkedeki yiyecek-içecek-giyecek fiyatlarıyla karşılaştırdığınızda 1 saatlik bir turistik aktiviteye göre oldukça ucuza, 60 Danimarka kronu ödedik kişi başı. (yaklaşık olarak 10 euro). Teknemizi 60lı yaşlarda bir amca kullanıyor, 20li yaşlarda güzel bir ablamızsa mikrofondan 3 dilde (Danca, İngilizce ve İspanyolca) sağımızda-solumuzda ne gördüğümüzü anlatıyordu.



Renkli evleriyle bahsetmeden duramadığım şirin Nyhavn'dan çıktık yola. Nyhavn, ya da "Yeni Liman", şu anda şehrin en gözde mekanlarından ve en pahalı bölgelerinden biri olsa da, eskiden denizcilerin ve fahişelerin takıldığı bir mekanmış sadece. Şehrin en sefil ve en fakir bölgelerinden biriymiş. Hans Christian Andersen de, şehirde yaşadığı yıllarda Nyhavn'da kanal kenarındaki renkli evlerden ikisinde yaşamış belirli dönemlerde.



Nyhavn'ın Inderhavn'a bakan kıyısında bu yıl açılmış olan tiyatro binası, kanal turu boyunca göreceğiniz modern sanat eseri binaların bir habercisi olarak ilk karşınıza çıkan şey oluyor. Bir süre sonra, solda Amalienborg Sarayı'nı görüyorsunuz. Sarayın kıyısındaki "Amaliehaven" adlı bahçesi fıskiyelerle süslü. Oldukça güzel bir görüntüdeki bu bahçe 1993'te ülkenin en büyük firması olan denizcilik devi Maersk'in sahibi A.P. Møller tarafından kraliçeye armağan olarak yaptırılmış.


Sarayın karşı kıyısında, bugüne kadar gördüğüm en güzel binalardan biri olan "Operaen", yani opera binası var. Artık amcada ne para varsa, bu inanılmaz bina da A.P. Møller tarafından yaptırılarak devlete bağışlanmış. Holmen adasında bulunan Opera binasının mimarı, ileride farklı şehirlerde farklı eserlerini görmeyi umduğum Henning Larsen.




Mermer kilise "Marmorkirken", Amalienborg Sarayı'nın ortasındaki Frederik V Heykeli, "Amaliehaven" ve "Operaen"'in bulunduğu çizgiye "The Golden Axis" denildiğini de ekleyeyim. Bu çizgiyi geride bıraktığınızda Inderhavn'daki bir başka görkemli yapıyla karşılaşıyorsunuz: Maersk'in kendi binası. Mavi tonlardaki bu bina, kare pencereleriyle çok güzel gözüküyor.



Daha da ilerlediğinizde kıyısında Denizkızı Heykeli'nin, içlerinde şehrin kalesinin bulunduğu ve dünyanın en büyük cruise limanlarından biri olan "Langelinie"ye ulaşıyorsunuz. Sahilde toplaşmış, Denizkızı Heykeli'nin ne kadar küçük olduğuna şaşıran insan kalabalığını sudan görmek bir hayli eğlenceli oluyor. Inderhavn'da biraz daha ilerlendiğinde İsveç'in Malmö kentine doğru ilerlemiş oluyorsunuz. Limanın hemen çıkışında (ve uçaktan da çok şirin gözüken) denizin ortasındaki rüzgar santrallerini de gözünüzden kaçırmayın.


Aynı yolu geri dönüp bu kez şehrin içindeki kanallara giriyor teknemiz. Kanalların üzerindeki tekne-evler oldukça dikkat çekici. Rehberimiz Kopenhag'ın Christianshavn adlı bölgesinin hippi mahallesi olarak anıldığını ve bazılarının buraya "Küçük Amsterdam" dediğini ekliyor. Bir zamanlar deniz doldurularak Amsterdam'a benzesin diye yaptırılmış bu bölge, kimse oturmaya yanaşmayınca kralın elinde patlamış. Fakat şimdi şehrin en eğlenceli ve gözde mekanlarından biriymiş.



Christianshavn'ın içlerinde bulunan "Vor Frelsers Kirke" adlı kilise Norveçli bir mimar tarafından yapıldıktan 50 yıl sonra, çok güzel görünümlü (fakat üzerine çıkılması acı vericidir sanıyorum, ama çıkılabilen) kulesi üzerine eklenmiş.


4.5 milyondan fazla kitaba sahip Ulusal Kütüphane'nin modern ek binası, "Den Sorte Diamant", yani Siyah Elmas yine bir mimarlık harikası. Siyah mermer ve camdan yapılmış olan ve içinde konser salonu ve konferans salonları barındıran bu bina adı gibi, ışıl ışıl parlıyor suyun kenarında. Mimarları: M.Schmidt, B.Hammer ve J.F.Lassen.


Kütüphaneyi geçerek, Ulusal Müze'nin önünden geçiyor teknemiz. Müzenin hemen karşısında "Slotsholmen" var.Kopenhag, 11. yüzyılda bir balıkçı kasabası olarak bu adanın üzerine kurulmuş. Şu anda ada, şehrin eski kalıntılarının, daha sonraları üzerine inşa edilen fakat yanan ve tekrar yapılan binaların ve Danimarka tarihi ile ilgili sıkıcı detayların sergilendiği müzelerin bulunduğu bir yer halini almış.



Son olarak, bazı bakanlık ve devlet binalarının; İsveç ve Danimarka'yı birbirine bağlayan köprü yapılmadan önce oldukça işlek bir iskele olarak Kopenhag-Malmö seferi yapan gemilerin kalktığı (fakat şimdi İzmir'deki Konak Pier'i andıran bir yere dönüştürülmüş olan) iskelenin önünden geçerek yine Nyhavn'da son buluyor yolculuğumuz.


Tekne turu sırasında bira, hele ki Carlsberg, şiddetle önerilir.


Fotoğraflar için Arzu'ya teşekkürler!

Hiç yorum yok: