23 Ağustos 2008

Tüm Afişleriyle "Dark Knight"


"Why So Serious?" tagline'ı ile henüz ne kadar sinir bozucu bir coollukta bir psikopatla karşılaşacağımızı bilmeden çıktığında ilk afişleri "Dark Knight"ın, Heath Ledger henüz hayatta mıydı emin değilim. Fakat Ledger'ın zamansız ölümünün filmle anılmaya başlamasının kaçınılmazlığını filmin afişlerini değerlendirirken bile görmezden gelemiyor insan ne yazık ki. Çünkü günümüz dünyasında para her şeyden önce geliyor biliyorsunuz. Ve inanılmaz derecede paralar yatırdığınız bir filmin başrol oyuncularından biri öldüğünde; sahip olduğunuz hüzün, pazarlama departmanınızdaki telaşla karşılaştırıldığında bir hayli hafife alınabilir oluyor.

Sinema dergisinin Temmuz 2008 sayısına göre, "Filmin tanıtımında Batman'den ziyade ziyade Joker'i ön plana çıkarmayı ve tüm pazarlamayı onun üzerinden gerçekleştirmeyi planlayan stüdyo, Ledger'ın ölümünden sonra bu stratejiyi tam anlamıyla değiştirmese de biraz yumuşattı. Film için hazırlanan whysoserious.com sitesinde büyük değişikliklere giden ve burada bir matem havası yaratan stüdyo, bu sayfayı Ledger'a adayıp biraz daha insaflı bir tanıtım kampanyası yürütmeye başladı."

Filmin afişlerine odaklanacak olursam, filmin afişleri; yakın geçmişte "blockbuster" filmler konusunda oldukça başarılı üç şirket tarafından tasarlanmış. İlki Intralink Film Graphic Design ("Beowulf", "300", "Batman Begins", "Aviator" ve TV'den "Sex and the City", "Sopranos"). İkincisi "Matrix", "Harry Potter" ve "Ocean's" serilerinin afişlerini tasarlayan; "I am Legend"ın yerlebir olmuş şehir billboardlarını yaratan ve "Get Smart", "Last Samurai", "Prestige", "Knocked Up", "Charlie and the Chocolate Factory", "Troy" ve "Sweeney Todd" gibi filmlerin (özellikle karakter temalı) afişlerine imza atan Crew Creative Advertising. Son olarak da "Indiana Jones 4", "Iron Man", "Hairspray", "I am Legend", "Spider-Man 3", "Transformers", "Pirates of the Caribbean 3", "Little Miss Sunshine", "Da Vinci Code", "Elizabethtown", "Mr. & Mrs. Smith", "Sin City", "Chicago" ve "Lord of the Rings: Two Towers" gibi inanılmaz referanslara sahip olan BLT & Associates. (Özellikle de "Little Miss Sunshine"ı sapsarı afişleri ve sarı minibüsü ile Oscar adaylığına taşıyan ve yılın en büyük bağımsızı yapan etkenin yürüttüğü reklam kampanyası olduğu düşünülürse...)
İlk afişte bir duvarın üzerinde kan kırmızısı bir Batman logosu gördük. Üzerinde siyahla boyanmış iki yuvarlak, ve büyük resme bakarsak oluşan gülen surat ile "Why So Serious?" ibaresi. Basit, karanlık, esprili. Ürkütücü.


Sonrasında iki karakter afişi geldi. Birinde Batman, kostümünün tüm görkemi ve tüm peleriniyle bir gökdelenden (fakat bu kez çatısından değil; içinden, parmaklık gibi görünen demirlerinin ardından) şehrini seyrediyordu. Bu afiş, henüz farkında olmasak da Batman'in yalnzılığına ve dolayısıyla filmin de en önemli temalarından biri olan 'Şehrin Batman'e ihtiyacı var mı?' sorusuna dikkat çekiyordu. Afişin ikizi olan Joker versiyonunda ise tamı tamına bir zıtlıklar silsilesi vardı. Kostüm yine görkemli fakat mosmordu ve Joker şehrin tepesinde değil, tamamen içinde, sokaklardaydı. Ve nedendir bilinmez Joker'in büyüklüğü Batman'e göre baya fazlaydı.

Gösterim tarihi ve dolayısıyla "aksiyon yazı" yaklaşmaya başladığında, yani 2008 yılı geldiğinde Joker'i ön plana çıkarma stratejisi tam gaz devam ediyordu. Buzlu camın arkasındaki suratı, kanla çizilmiş gülen suratı ve "Why So Serious?" yazısı ile bir süperkahraman filminden çok bir korku filminin afişini andıran afiş çıkarıldı.

Gösterim tarihi kesinleştiğinde ve Heath Ledger bizi terkettiğinde filmin ana afişi çıktı. Tagline "Welcome to a World without Rules" idi. Ön planda Batman, ve arkasında alevler ve dumanlar altında bir bina ve alevlerden yapılmış bir Batman logosu. Filmi seyrettikten sonra bu afişi incelediğinde Joker'in işi olmalı diyor insan. Çünkü öylesine planlı ki alevler, bina sadece Batman ile dalga geçmek için yanıyor. Başka bir nedenden değil.

'Biz teknolojimizi de konuşturduk yine, valla bak!' etkisi yaratan Batcycle temalı afişse bana en gereksiz geleniydi. O yüzden yer vermek istemedim şimdi. Sonrasında gelen yeni karakter afişleri, Harvey Dent'i de reklam kampanyasına dahil ediyordu. Ellerinde sırasıyla Joker kartı, Batman bıçağımsısı ve 'I Believe in Harvey Dent' rozeti taşıyan Joker, Batman ve Harvey Dent'in yalnızca yarısı gözüken yüzleri adeta filmin akışıyla yaratılan canavarın habercisi gibiydi.



Film vizyona girdiğinde, (ve insanlar Heath Ledger, ölüm ya da Joker demeden duramadığı sıralarda) yapımcılar 'yeter bu kadar matem' demiş olacaklar ki, filmin son afişlerinden biri sadece Joker üzerineydi. Heath Ledger'ın oyunculuk harikası bakışları, bembeyaz suratı, Joker makyajı ve yağlı saçlarıyla, kaosun ortasında silahı ve mor kıyafetleri ile dimdik duruşu; Nolan'ın Joker'inin Burton'ın Joker'inden sadece 'aradaki 7 farkı bulun' konseptiyle değil, tamamen farklı olduğunu müjdeliyordu. Ve her ne kadar birçok kişi 'ölmüş adamın arkasından reklam mı olur' görüşünü savunabilecekse de, bence Ledger'a yerinde bir saygı duruşuydu.



Filmin afişleriyle ilgili son sürpriz, gişe rekoruna doğru yola çıkışıyla geldi. Sadece yeni ve mükemmel bir afiş çıkarmakla kalınmadı. O ana kadar tasarlanmış tüm afişler, bizzat tasarımcı ve yapımcı şirketler tarafından "vandalized" edilmiş halleriyle yeniden basıldı. Kırmızı yazılmış "Ha Ha Ha"lar, kırmızısı gülen suratlar, Batman'in üzerine atılan çarpılar ve "The Dark Knight" isminden 'Knight'ı krımızıyla silerek yaratılan 'The Dark'... Tüm Amerika'yı bunu yapanı (yani Joker'i, yani Ledger'ı) görmek istediğine inandıran ve sinema salonlarına koşturan etkenlerden biriydi bence bu hareket. Başarılıydı.

Kısacası "Dark Knight", her şeyiyle olduğu gibi reklam kampanyası ile de dört dörtlüktü gözümde.

4 yorum:

mayksisman dedi ki...

batman'i tüm inadına rağmen "batman weekend!" partisi yapmana rağmen şu ara iz-le-mi-cem! :D daha sonra emre lütfen inat etme artık! :))

diyeceğim odur ki, söz izler izlemez döncem ben bu yazıya!

Emre dedi ki...

walla sen seyretme... ben daha neler yazıcam :P hafta yeni başladı!

mayksisman dedi ki...

of puf. :D bir postluk işim var benim. gene böyle "oku beni tria, oku beni mutlaka" kokulu olursa, "işimm çoook zorrr, yerriiimmm çooooaaakk daaarrr, oooooaaafff" moduna giresim var!

hadi bakalım.

Adsız dedi ki...

tesekkurler emre afısler hakkındakı bılgıler ıcın,ınan ben de bayagı basarılı bulmus ama arastırmamıstım.okurken keyıf aldım:)