15 Haziran 2010

İKSV'ye Açık Mektup

Hayatımı değiştiren, kültür seviyemi tavan yaptıran, dünyanın kültür/sanat dünyasını ayağıma getiren, her zaman beni memnun eden, pek çok sevdiğim, sevgili İKSV;


Bu kez sana laflar hazırladım.


38. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali de, yıllardır katıldığım İKSV imzalı her festival gibi, henüz programı çıkar çıkmaz heyecanlandırmayı başardı beni. Lang Lang, Arvo Pärt, Ricardo Muti, Viyana Filarmoni, BİFO, Academy of Ancient Music... Daha neler neler. Hele ki "Dört Mevsim ve Ötesi" konserini, mekanını ve programını gördüğümde; şu hayatta klasik müziğe dair en büyük dileklerimden birinin gerçekleşeceğini anladım. Bunu fırsat bilerek başta Sayın Yeşim Gürer Oymak olmak üzere, (bazı Fazılsay eksiklikler dışında) yıllardır kalitesinden ve başarısından ödün vermeden çalışan tüm festival ekibine bir kez daha teşekkür ederim. Aşağıda yazacaklarım bunca yıldır aynı tutarlılık ve kaliteden ödün vermezlik ile devam eden bir festival organizasyonunda eleştirilecek çok küçük detaylar olabilir, farkındayım. Ama küçücük bir hata görüp, tüm organizasyonu yerden yere vurmak yerine önce gerekli uyarıları yapan, ilgili insanlara ulaşmaya çalışan, elimden geldiğince yıkıcı değil yapıcı eleştiriler yapmaya çalışan bir insan olduğumdan ve her zaman haddimi bildiğimden; bu detaylar konusundaki eksiklikler sürdüğü için yazıyorum bunları.


Bu yıl Müzik Festivali ile sorunlarım, henüz önsatıştan bilet alma sürecinde başladı. Bendeniz, Lale Kart üyelerine tanınan en güzel ayrıcalık olan önsatıştan bilet alma, biletleri anında tükenen etkinliklere yer bulabilme şansı ve bu şansın öğrencilere de tanınması nedeniyle 4 yıldır Sarı Lale üyesiyim. Geçtiğimiz 3 yıl da, sorunsuz bir şekilde, önsatış başlar başlamaz telefona hücum etmem sayesinde yaklaşık 20-30 adet bulunan öğrenci biletlerine sahip olabildim. Bu yıl ise şöyle bir sorunla karşılaştım: (Saatler yaklaşık olarak verilmiştir.) 10.00'da satışa açılan biletler için saat 10.03'te arayıp, İKSD üyelerine özel hatta yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra (normaldir, önsatıştır, heyecanlı insanlar vardır, saldırıp kitlerler, sorun etmiyorum. hem hatta beklerken klasik müzik dinletiyorlar.) görüştüğüm Biletix görevlisi, seçtiğim 5 konserden Süreyya'da olanlar dışında hiçbirine (Dört Mevsim ve Ötesi, Lang Lang, Viyana Filarmoni) öğrenci bileti kalmadığını söyledi. Bu yüzden, ekonomik sebeplerle, içim kan ağlayarak, yalnızca Süreyya'daki iki konsere bilet alabileceğime karar verdim. İnanamamıştım, sordum: "25 dakika oldu, nasıl tükenir hemen?" sorusuna aldığım cevap, "Bu yıl yalnızca 10 öğrenci bileti ayrılmış." oldu. Süreyya'daki konserler içinse geçtiğimiz yıllarda yaşadığım sorunları yaşamamak adına şu soruyu yönelttim: "Öğrenci biletleri nereden, 2. kat localardan mı? Eğer öyleyse başka kategoriden bilet alayım." Cevap: "1. kat balkondan ayrılmış öğrenci biletleri. Kaç tane istiyorsunuz?" Sonuç: Süreyya biletlerim 2. kattaki localardandı ve aşağıda okuyacağınız üzere, aynı sorunları yaşamaya devam ettim.
Çok istediğim konserlere gidemeyecek olmanın verdiği hayalkırıklığı ile telefona sarıldım. İKSV'den 3 kişiyle görüştüm, hiçbiri bilgisi/konusu olmadığını söyledi ve beni başka yerlere yönlendirdi. Öğrenci biletleri ve en ucuz kategori biletleri arasında 70 lira fark varken, neden sadece 10 öğrenci bileti olduğunu öğrenmek istiyordum. Kimseden cevap alamayınca cevap almama ihtimal bile vermeyerek Yeşim Hanım'a bir e-posta yazdım. Koskoca festival direktörü, festival telaşı içinde 4 saatten kısa bir sürede cevap verip şaşırttı beni. Sorunun Biletix'ten kaynaklandığını, istediğim 3 konser için de halen 5-30 arası sayılarda öğrenci bileti olduğunu bildirdi bana. (Film Festivali zamanıydı, evden çıkmıştım, cevabı çok geç gördüm ve o biletleri kaçırdım. Ama evde olsaydım, çok çok minnettar olacağım bir hareketti. Çok teşekkür ediyorum kendisine.) Diğer yandan aldığım cevabın "Merhaba Emine Hanım," şeklinde başlıyor olmasını yine gereksiz bir ayrıntı olarak görüp kimseye söz etmedim. Hala da aldığım cevabın ismimin ve cinsiyetimin algılanamamış olmasından çok daha önemli ve değerli olduğunu düşünüyorum.





Asıl önemli sorun ise dün geceki "Chopin Romantizmi: Baladlar ve Noktürnler" konserinde olanlar... Dün gece (14 Haziran 2010), saat 20.00'de Süreyya Operası'ndaki konserde, yine yukarıda bahsettiğim süperzeka Biletix görevlisi ya da süper işleyen Biletix sistemi sayesinde son 2 yıldır olduğu gibi sahnenin zor gözüktüğü ve mutlaka ya yerleşimde ya da program tedarikinde sorun yaşanan 2. kat localardaki yerimi aldım.

Bundan önceki 2 Müzik Festivali'nde Süreyya'nın öğrencilere ayrılmış 2. kat locaları ile ilgili yaşadığım sorun(lar) şöyleydi: 1) Koltuklar localara öyle bir yerleştirilmişti ki, en az 2 kişi hiçbir şey göremiyordu. 2) Koltuklarda numara yoktu. Fakat 4 koltuk bulunan ve sadece 2 tanesi sahneyi görebilen bu yerlerden kimin iyi olanlara oturacağına karar vermek için katta hiçbir görevli de bulunmuyordu. 3) Katıldığım ve bahsedilen yerde oturduğum hiçbir konserde (2 sene önce fuayede dağıtılan bir konser hariç) yukarıdan görüldüğü üzere 1. balkon ve salondaki tüm koltuklarda program olmasına rağmen, koltuklarımızda program bulunmuyordu. 4) Durumu fark edip fellik fellik program arama çalışmaları (katta da görevli olmadığı için aşağı katlardaki görevlilerden gelen) "Programlar koltukların üzerinde.", "Tüm programlar salondaki koltuklara dağıtıldı, elimizde kalmadı.", "Fazla programımız yok." cevapları nedeniyle başarısız olmuştu ve konser arasında ya da çıkışında salonda oturanlardan, fazla program dilenmiştim. Bu sorunların hepsini 2 yıl boyunca 5 konserden 2'sinde konser çıkışı görevlilere bildirdim.

Bu yıl, dünkü konserde ise durum şuydu: 1) Eleştiriler dikkate alınmış, koltuklar, birer adedi devre dışı bırakılmak fedakarlığını göstererek, 3 kişinin de aynı açı ve kolaylıkla sahneyi görebilmesini sağlayacak şekilde yerleştirilmişti. Görüdüğümde çok sevindim. Centilmenlik yapıp, kötü yere oturup konserden hiçbir şey anlamama durumu elenmişti. Güzeldi. 2) Koltuklarda yine numara yoktu, ama 1. maddeden dolayı önemi de yoktu zaten. 3) Yukarıdan görüldüğü üzere 1. kat balkon ve salondaki tüm koltuklarda program bulunmasına rağmen, 2. kat localarda yine program yoktu. Ve ben bu durumu, fuayede İKSV'nin her yıl, her festivallerinde büyük bir sabır ve yardımseverlikle doldurduğum anketlerini doldurmakta olduğumdan yerimize konsere 5 dakika kala gittiğimiz için geç fark ettim. 4) Durumu fark ettiğimde, katta yine hiçbir görevli yoktu. 1. kata indim, orada da yoktu. Giriş katında, bir arada bulunan 5 görevliye "2. kat localarda program yok" şikayetinde bulundum. Her yıl olduğu gibi "Programlar koltukların üzerinde.", "Tüm programlar salondaki koltuklara dağıtıldı, elimizde kalmadı.", "Fazla programımız yok."cevaplarını aldım. Ve ne yazık ki 5) Gelelim asıl meseleye. Bu noktada karşınızda halen ısrarla program isteyen biri varsa sizden "Şu an konser başlamak üzere, arada fazla programımız varsa size ulaştırabiliriz, lütfen yerinize geçin." ya da ne bileyim "Konser başlıyor, siz geç kalmayın, ben ilgilenip sizi bilgilendiririm." gibi yapmacık bir cevap bekliyor insan en azından. Aldığım cevabın beni Emine Hanım sanılmaktan çok daha üzdüğünü belirtmeme gerek yok: "Hadi, konser başlıyor. Kapıyoruz kapıları, girin artık içeri."

Sevgili İKSV, eğer bu yazdıklarımı okuduysan, sosyal medyayı biraz olsun ciddiye alıyorsan, senden tek bir isteğim var. Hayır, hayır.. Özür bile değil istediğim. Organizasyon psikolojisi ile insanların gergin olabildiklerini biliyorum. Küçük detaylara takmış, 25 yaşından küçük, parasız, 2. kat locada oturmaya mahkum, ezik öğrencilerin size para kazandırmadığını, sponsorlarınızın en ön sıralardan dağıttıkları bedava biletlerle gelen misafirlerinizin çok daha önemli olduğunu, bu nedenle ikinci sınıf seyirci muamelesi görmek zorunda olduğumu da kabul edebilirim. Ama artık e-posta'mı ister *.pdf formatında mı yollarsınız, adresimi ister eve mi yollarsınız, (ki ikisini de istemenize gerek yok, çünkü 4 yıldır her türlü kaydınızda varım) ben o programı istiyorum. Çünkü her festival sonrası olduğu gibi, izlediğim konserlerden övgüyle bahsetmek için o programda yazanlara ihtiyacım var. Tabii Cumartesi tekrar aynı yerde izleyeceğim konserde artık koltuğumda bir program bulabileceğimi düşünerek söylüyorum bunları.

Saygılarımla,

Emre Eminoğlu
Edit: 19 Haziran Cumartesi günü, Süreyya Operası'nın 2. kat localarında her koltuğun üzerinde program, katta ise bir görevli vardı. Diğer yandan benim halen bir konser programım olmayışı, bu olumlu gelişmede bu yazının pek etkisi olmadığını gösteriyor. Yine de, gözlemlediğim kadarıyla Caz Festivali'nin twitter ve facebook gibi mecraları oldukça verimli bir şekilde kullanıyor oluşu İKSV'nin sosyal medya konusuna önem vermeye başladığını gösteren sevindirici bir gelişme.

Hiç yorum yok: