22 Ocak 2011

2010'da Türk Sineması

2010'da Türk Sineması, geçtiğimiz yıllara göre oldukça parlak bir yıl geçirdiğini söylemek mümkün. Nicelikte bir artış görünmese de, hatta vizyona giren yerli yapım sayısında azalma olsa da, filmlerin nitelik olarak geliştiğini; 1 milyon barajını açan filmlerin kalitesinin arttığını söyleyebiliyor olmak oldukça sevindirici.

Sayılardan bahsedersek, 70 yerli filmin vizyona girdiği 2009 yılına göre %6'lık bir azalma ile 66 yerli film vizyona girmiş 2010 yılında. Bu sayı, yıl boyunca vizyona giren filmlerin %26.7'sinin yerli yapımlar olduğu anlamına geliyor. Yerli filmlerin sayısı azalmış olsa da; 2010'da bir önceki yıla göre %37 artışla 186.719.463 TL hasılat elde edildiğini ve %25 artışla 21.636.436 seyirci sayısına ulaşıldığını görüyoruz. Seyirci sayısına göre ilk 10'da geçtiğimiz yıl 5 fabancı film bulunurken, bu yıl bu sayının 2'ye (7. sırada "Inception" ve 8. sırada "Twilight: Eclipse") gerilediğini görmek de Türk Sineması açısından iyiye işaret.

21 milyonu geçen yerli film seyirci sayısının 3'te 2'sinden fazlası, 1 milyon barajını geçen 7 filme ait. Recep İvedik serisinin 2 yıllık galibiyetini elinden alan "New York'ta Beş Minare", 2010'da 3.455.089 seyirci tarafından izlenerek Türkiye'nin en çok izlenen filmi olmayı başardı. Onu yaklaşık 3.3 milyon seyirci ile "Recep İvedik 3" ve yaklaşık 2.5 milyon seyirci ile "Eyvah Eyvah" izledi. 1 milyon barajını geçen diğer filmler ise "Yahşi Batı" (yaklaşık 2.3 milyon), "Av Mevsimi" (yaklaşık 1.8 milyon), "Çok Filim Hareketler Bunlar" (yaklaşık 1.1 milyon) ve "Veda" (yaklaşık 1 milyon) oldu.

66 filmin 38'i 2009-2010 sezonuna, 28'i ise Eylül'de başlayan yeni sezona ait. Yıl boyunca en çok yerli filmin vizyona girdiği aylar 10'ar film ile Mart, Nisan ve Ekim olurken; Temmuz ve Ağustos geçtiğimiz yıl da olduğu gibi yerli filmsiz geçmiş. (4 çeyreğin değerlendirmelerini eski yazılarımdan okuyabilirsiniz: Ocak-Mart, Nisan-Haziran, Temmuz-Eylül, Ekim-Aralık)


2010 yılının atağa geçen türünün polisiye olduğunu görüyoruz. Yılın en çok izlenen 5. ("Av Mevsimi") ve 10. ("Ejder Kapanı") sinemamızda rastladığımız iki başarılı polisiye örneği olarak karşımıza çıktı. Yıldız kadroları ile olduğu kadar sürükleyici senaryoları ile de dikkat çeken bu yapımlar, bazı eksiklikleri olsa da sinemamızın Hollywood ve Avrupa standartlarına yükselmeye başladığının önemli bir göstergesi. Uğur Yücel ve Yavuz Turgul türü bu denli üst sıralara taşıyarak komediye rakip olabilmesi önemli ve sevindirici bir gelişme. "Av Mevsimi"ni önemli kılan bir başka durum ise, Cem Yılmaz'ın komedi dışındaki oyunculuk yeteneğini de kanıtlıyor oluşu. Bu yıl iki filmi ile 4 milyondan fazla seyirciye ulaşan Cem Yılmaz'ın Türk Sineması için önemli bir isim olmakla kalmayıp, yetenekli bir oyuncu olduğunu görmek de iç rahatlatıyor.

Yılın dikkat çeken başka bir konusu ise, Kürtçe filmlerin vizyon şansı yakalayabilmiş olması. Başta İstanbul Film Festivali'nde aldıkları olmak üzere birçok ödül sahibi Miraz Bezar imzalı "Min Dît", 23 bini aşan seyirci sayısı ile dikkat çekmeyi başaran bir Kürtçe yapım. Onun dışında "Son Mevsim: Şavaklar" ve "Büyük Oyun" da Kürtçe ya da ağırlıklı olarak Kürtçe yerli yapımlar olarak karşımıza çıkıyor.

En çok izlenen yerli filmler sıralamasının üst sıralarında kalitenin yükselmekte olduğunu söylemek de gayet mümkün. Son yılların kalitesi en yüksek, senaryosu en düzgün komedi filmlerinden "Eyvah Eyvah", usta oyuncuları usta bir yönetmenle buluşturan "Av mevsimi", yapım tasarımı ile dikkat çeken Cem Yılmaz komedisi "Yahşi Batı" ve Zülfü Lİvaneli imzalı "Veda" gibi filmlerin 1 milyondan fazla seyirciye ulaşabilmiş olması sevindirici. Diğer yandan sanatsal filmlerin de elde ettikleri uluslararası başarılarla orantılı olarak normalin üzerinde seyirciye ulaşabildiğini görüyoruz. Berlinale'den Altın Ayı ile dönen Semih Kaplanoğlu imzalı "Bal" 31 bini aşkın seyirci çekerken, Venedik Film Festivali'nden Genç Aslan Ödülü ile dönen Seren Yüce imzalı "Çoğunluk" 23 bine yakın seyirciye ulaşmış durumda.

Kısacası, iki büyük uluslararası başarı ile bitirdiğimiz 2010 yıl; film sayısındaki azalmaya rağmen seyirci sayısı ve film kalitesinde gözle görülür bir artışın bulunduğu bir yıl oldu. Yeni türlerin, yeni dillerin keşfedildiği bir sinemaya kavuştu Türkiye 2010'da.

Kişisel bir ekleme ile yazıyı noktalayacak olursam, 66 filmden yalnızca 12'sini izleyebilmiş olduğumu söyleyebilirim. Yılın en iyi yerli filminin Onur Ünlü imzalı "Beş Şehir" olduğunu düşünmekte, onu "Kara Köpekler Havlarken" ve "Bal" izler demekteyim. Bartu Küçükçağlayan'ın "Çoğunluk"taki, Bora Altaş'ın "Bal"daki, Tansu Biçer'in "Beş Şehir"deki, Volga Sorgu'nun ise "Kara Köpekler Havlarken"deki performanslarına hayran kalmamak mümkün değil.

2011'de görüşmek üzere...

Hiç yorum yok: