13 Ocak 2011

2010'da Türk Sineması (Ekim-Aralık)

2010 yılının son çeyreği, Türk Sineması için altın niteliğinde oldu. Yılın en çok izlenen filmi ("New York'ta Beş Minare") ve en çok izlenen beşinci filmi ("Av Mevsimi") birer ay arayla vizyona girerek; diğer filmler ile birlikte 5 milyondan fazla seyirci çektiler sinemalara 3 ay boyunca. Yeni sezonun Antalya Altın Portakal Film Festivali ile açılmasınden sonra, 3 ay boyunca 28 yerli film vizyona girdi. Yerli filmsiz geçen Temmuz ve Ağustos ayları ile yalnızca 2 yerli filmin gösterildiği Haziran ve yalnızca 4 yerli filmin gösterildiği Eylül aylarından sonra bu, durum salonlara gerçekten bir hareketlilik getirmiş oldu.

Ekim, hem seyirci hem de film sayısı bakımından kurak geçen yazın ardından yeni sezon harketliliğine geçiş niteliğindeydi. Mehmet Aslantuğ imzalı "Aşkın İkinci Yarısı" yalnızca 183.979 seyirci ile ayın en çok izlenen yerli filmi olmaya başarırken; "Kavşak" ve "Çoğunluk" gibi bol ödüllü filmler de Ekim'de gösterime girenlerdendi. Bunun dışında Ekim 2010, tarihi epiklerin ayı oldu Türk Sineması için: "Mehpeyker", "Nene Hatun" ve "Kubilay" gibi filmler vizyona girse de, tür pek ilgi görmedi. Türk Sineması'nın İlk 3D Filmi "Cehennem" de beklenen ilgiyi göremedi. Ayın diğer filmleri "Harbi Define", "O Kul" ve "Kako Si?" idi.

Kasım ayında vizyona giren Mahsun Kırmızıgül'ün üçüncü filmi "New York'ta Beş Minare", tahmin edildiği gibi 1 milyon barajını geçti. Fakat bununla da kalmadı, 3 milyon barajını ve Recep İvedik faktörünü de geçerek yılın en çok izlenen filmi olmayı başardı. Sinemamız standartlarına göre inanılmaz bir prodüksiyon başarısına, iyi kotarılmış teknik detaylara ve uluslararası bir oyuncu kadrosuna sahip olan film, ne yazık ki Mahsun Kırmızıgül'ün halen ilk iki filmindeki hatalarını tekrarlaması nedeniyle iyi eleştiriler alamadı. Mahsun Kırmızıgül filmlerinin sorunu kesinlikle senaryosu ve bu senaryonun senaristi tarafından yönetilmesi durumu daha da vahim hale getiriyor. Filmin mesajını izleyicinin bulup, çıkarıp anlaması için filme saklamak yerine defalarca yüzümüze çarpıyor Mahsun Kırmızıgül senaryoları. Filmde oynayan herkes bir kez bu mesajı bağırıyor bizlere. Bu da filmi oldukça antipatik hale getiriyor. Kısacası "New York'ta Beş Minare", Haluk Bilginer'in oyunculuğuna ve yukarıda saydığım olumlu donanımına rağmen sınıfta kalıyor. Kasım, "New York'ta Beş Minare" ayı olsa da, vizyona Çağan Irmak'ın merakla beklenen filmi "Prensesin Uykusu" da ayın filmleri arasında yer aldı. Redd'e güzelleme niyetine çekilmiş upuzun bir video klip havası barındırsa da, sıcak ve güzel bir filmdi. Ayın diğer filmleri ise "Vay Arkadaş", "Pak Panter", "Uçan Melekler", "Joenjoy" ve "İki Tutam Saç: Dersim'in Kayıp Kızları" oldu.

Aralık ise 1 milyon barajını geçen, merakla beklenmiş başka bir filmi getirdi bize: "Av Mevsimi". Yavuz Turgul, Şener Şen, Cem Yılmaz, Okan Yalabık, Çetin Tekindor ve Melisa Sözen'i aynı filmde buluşturması ile adından sıkça söz ettiren film ülkemiz standartlarına göre başarılı bir polisiye öykü ve filmdi. Ayın diğer filmleri "Çakallarla Dans", "Memlekette Demokrasi Var", "Sultanın Sırrı", "Şenlikname" ve "Teslimiyet" oldu.

Y
ılın son çeyreğinde 47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin yanısıra ilk kez düzenlenen Malatya Film Uluslararası Festivali ve son yılların önemli projelerinden Gezici Festival de izleyicilerle buluştu. Ülkemiz sinemasının en önemli ödülü kabul edilen Altın Portakal, Venedik'ten de ödülle dönen Seren Yüce'nin "Çoğunluk" filmine giderken, ödüllerin büyük çoğunluğu 2010'da vizyon şansı bulamayan filmlerin oldu. Tüm kazananlara buradan ulaşabilir, filmleri izlemek içinse önümüzdeki ayları bekleyebilirsiniz. 2010, Türk Sineması için oldukça verimli bir yıl; son çeyreği ise seyirci sayısı bakımından oldukça verimli aylar barındıran bir dönem oldu. Çok yakında, yazının son bölümünde, genel bir 2010 değerlendirmesi bulacaksınız.

Not: Seyirci rakamları
boxofficeturkiye.com sitesinden alınmıştır.

Hiç yorum yok: