Aylar öncesinden tehlikenin sinyalleri gelmeye başlasa da, işin ciddiyeti 29. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin (sanırım) ilk kez Emek Sineması'nın dahil olmadığı bir programı açıklamasıyla anlaşıldı. Ve Festival, başından beri amaçlandığı üzere, açılışından kapanışa kadar "Emek Sineması Yıkılmasın!" çığlıklarına sahne oldu.
Yıllardır İstanbul, İstiklal Caddesi ve Festival denildiğinde akla gelen ilk sinema olan Emek Sineması (ya da 1924'te açıldığındaki eski adıyla Melek Sineması), Kültür Bakanlığı ve Beyoğlu Belediyesi tarafından tarihi eser olarak kabul ediliyor olmalı ki, girişinde sinemanın önemini belirten bir tabela mevcut: "Melek Sineması / 1924 - 1957 / Salonundaki iki melek figürüyle İstanbul'un en güzel sinemalarından biriydi." Fakat 'İstanbul'un en güzel sinemalarından biri' aynı Kültür Bakanlığı ve aynı Beyoğlu Belediyesi'nin tamamen para kokan gözyumuş ve rant kaygısının aldırdığı karar ile, dış cephesi korunarak, binanın yerine yapılacak alışveriş merkezinin en üst katına 'taşınmak' isteniyor. Dolambaçlı laflarla, işi kalıbına uydurma çabasıyla, sinemacılardan destek aldıkları yalanı ile oldu bittiye getirilmeye çalışılan bu karara tabii ki sinemacıların destek verdiği de yok. Aksine, onların yanısıra İstanbul'un tüm kültür/sanat camiası ve kültürlü insanları bu katliama gönülden itiraz ediyorlar.
Bu yıkımın Emek Sineması'nın yanısıra Rüya Sineması'nı ve İnci Pastanesi'ni de tehdit ettiğini; bir başka alışveriş merkezi inşaatı yüzünden Sinepop Sineması'nın da kapanmak üzere olduğunu, geçtiğimiz aylarda kapanan Alkazar Sineması'nı ve TÜRSAK'ın tüm çabalarına rağmen can çekişen Beyoğlu Sineması'nı da hatırlatalım. Evet, önümüzdeki yıl, Atlas Sineması dışında doğru düzgün bir festival salonu kalmayacak Beyoğlu'nda!
Festival'in açılışında ve kapanışında süren protestolar, Emek'in sokağında açılan pankartlar, Emek'in duvarına asılan YIKTIRMIYORUZ tabelası, 18 Nisan'daki yeterli katılımlı protesto yürüyüşü. Umalım ki bir işe yarar tüm bunlar...
Destek Olmak İçin: http://www.emeksinemasi.org/
Festival öncesinde başlayıp Kültür Bakanı'nın "yağlı ve kirli koltukları"na karşı olan nefretini kustuğu sözlerle alevlendiğini kabul ettiğim ve Festival süresince giderek büyüyen bu itirazın kronolojisi şu şekilde:
2 Nisan Cuma: "Festival Emek Protestosuyla Başladı"
5 Nisan Pazartesi: "Emek Sineması Kapandı, Haberiniz Var mı?" - Erkan Aktuğ
5 Nisan Pazartesi: "Emek'i Yıkıyorlar!" - Yıldırım Türker
6 Nisan Salı: Kültür Bakanı'ndan Komik Açıklama
10 Nisan Cumartesi: "Emek'e Plaket Asıldı, Yıktırmıyoruz!"
11 Nisan Pazar: "Restorasyon da Ne, Yıkalım!" - Mimar Korhan Gümüş
12 Nisan Pazartesi: "Mimarlar Odası uyardı: Emek her an yıkılabilir"
15 Nisan Perşembe: "Gerçekten de Emek'i Yıkmak İstiyorlar" - Uğur Vardan
17 Nisan Cumartesi: "Emek Sineması için Direniş Vakti"
17 Nisan Cumartesi: "Kapanış Gecesi'nin Starı Emek'ti"
18 Nisan Pazar: "Sinemacılar Emek için Sokakta"
24 Nisan Cumartesi: "Yeşilçam Ödülleri'ne Katılmayalım!" - Semih Kaplanoğlu
Not: Emek Sineması, thebalkabaa.com'daki "İstanbul'un En İyi Sinemaları Anketi"nde, sizlerin oyları ile İstanbul'un En İyi İkinci Sineması (%16.7), İstiklal Caddesi'nin En İyi Sineması (%43.8) ve En İyi Festival Sineması (%63.3) seçilmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder