18 Ocak 2010

67th Golden Globe Awards

Hollywood Foreign Press Association tarafından 25 dalda televizyon ve sinema dünyasının öne çıkanlarına layık görülen Golden Globe Ödülleri, dün gece 67. kez sahiplerini buldu. Uzun zamandır ilk kez bir sunucunun bulunduğu, uzun zamandır ilk kez %100 canlı yayınlanan (son yıllarda gecikmeli canlı yayın yapılarak, görüntüler montajlanıyordu) fakat yine akşam yemeği masalarıyla dolu bir salonda olduğundan Oscar ya da Emmy atmosferini yakalayamayan töreni İngiliz komedyen Ricky Gervais sundu.

Kırmızı Halı kısmını, her zaman olduğu gibi, aşırı bir ilgiyle izlemedim. Moda konusunda konuşmayı da sevmem. Fakat Sandra Bullock, muhteşem görünümü ve mor elbisesi ile gördüğüm anda beni kendine hayran bırakmayı başardı.

Bir show'dan ziyade bir toplaşmayı andıran formatı nedeniyle sunucunun gereksiz olduğunu düşünsem de, Ricky Gervais ortalama bir açılış konuşması ve ödülleri sunacak insanları sunarken yaptığı birkaç espriyle orada bulunanları eğlendirmeyi başardı. "The Office" dizisinin yaratıcısı ve İngiliz versiyonunun yıldızı kendisi olsa da dizinin Steve Carrell ile özdeşleşmesinden yakınarak başladığı ve oyuncuların öneminden bahsederek sürdürüğü açılış konuşması dışında; kendi filmi "Invention of Lying"in iş yapmaması, Colin Farrell'in İrlandalı oluşu, Halle Berry'nin seksapeli, Mel Gibson'ın alkolizmi ve Paul McCarthy'nin ekonomik sorunlarına göndermelerde bulundu.

"But actors are not just loved in Hollywood. They're loved in the world over. Because they are recognizable. You can be anyone, you can be in the third world, you get a glimpse of a Hollywood star, and then it might make you feel better. You could be a little Asian child with no possessions or no money but you see a picture of Angelina Jolie and you think "Oh, Mommy!"" - Ricky Gervais

Sinema kategorilerinde dağıtılan 14 ödülün, 10'u tarafımdan doğru olarak tahmin edildi. Bana göre sürpriz niteliğinde olan ödüller; Up in the Air, James Cameron, Das Weiße Band ve Robert Downey Jr.'ın aldıklarıydı. Herhangi bir film için büyük bir zaferden söz etmek mümkün olmasa da, en büyük iki ödülü aldığını düşünürsek, gecenin yıldızının "Avatar" olduğunu söylemek mümkün olacaktır. Yılın ve benim favorilerimden "Hurt Locker"ın ise eli boş dönmesi can sıkıcı. Filmin yönetmeni Kathryn Bigelow'un Oscar'ı alan ilk kadın yönetmen olması içinse dileklerim sürecek. (Bigelow Altın Küre'yi kazansaydı, benzer bir ünvana sahip olamayacaktı. Barbra Streisand, Altın Küre alan ilk kadın yönetmen.) Oscar'da orijinal ve uyarlama olarak ikiye ayrılan senaryo dalları ise "Up in the Air"in yanı sıra "Inglourious Basterds" (veya "Hurt Locker") için de önemli bir şans.

Gecenin sinema kategorilerinde ödüllendirilen oyuncuları ise bu yıl 23. ve 24. adaylığını elde eden ve ödüle "Julie & Julia" ile bir kez daha sahip olan Meryl Streep, yılın "Wrestler"ı "Crazy Heart"ta Mickey Rourke'umsu bir yeniden-çıkış yapan efsane aktör Jeff Bridges, "Blind Side" ile Streep'in bu yılki en önemli rakiplerinden Sandra Bullock, "Sherlock Holmes" ile Robert Downey Jr., dokunaklı film "Precious"tan Mo'nique ve "Inglourious Basterds"daki çokdilli ve oyunculuk harikası performansı ile Christoph Waltz oldu.

Altın Küre'ye bir Oscar habercisi olarak bakacak olursak; En İyi Kadın Oyuncu dalında Meryl Streep ve Sandra Bullock çekişmesinin yaşanacağını, Jeff Bridges'ın gecikmiş Oscar'ını alacağını ve yardımcı oyuncularda Mo'nique ile Christoph Waltz dışında bir ihtimal olmadığını tahmin etmek mümkün. 10 adaya çıkarılan En İyi Film dalında ise "Avatar" ve "Up in the Air"in yanı sıra, dün gece adı ne yazık ki geçmeyen "Hurt Locker"ın arasındaki bir yarışa tanık olmamız muhtemel.

"Animation is not only for children but also for drug using adults." - Paul McCarthy

Televizyon dallarında ise can sıkıcı bir durum söz konusu. Her ne kadar hayranlarından biri olsam da "30 Rock" ve bir türlü ısınamadığım "Mad Men"in yıllardır Emmy, Altın Küre dinlemeden, aday olduğu hemen hemen her ödülü alması artık gerçekten bir saçmalık haline gelmeye başladı. 67. Altın Küre Ödülleri'nde de 3. kez En İyi Drama Dizisi alan "Mad Men" ve 3. kez En İyi Erkek Oyuncu - Komedi ödülünü alan Alec Baldwin bu sıkıcı durumu değiştirmedi. Neyse ki, En İyi Komedi/Müzikal Dizisi ödülünü merak etmekte olduğum müzikal dizi "Glee"nin alması gibi yenilikler de söz konusuydu. "Dexter" ise aldığı iki ödülle sürpriz yapmış denilebilir. Bunu Michael C. Hall'un yakın zamanda kanser olduğu haberini duyurmasına bağlayacak olanlar olacaktır, fakat dizinin hayranları "Dexter"ın şu anda en iyi sezonunu izlemekte olduklarını söylediğinden ben bu ödülleri bu duruma bağlamayı tercih ediyorum. Son olarak minidizi "Grey Gardens"ın 2, TV filmi "Taking Chance"in ise 1 ödüle layık görüldüğünü eklemek gerek.

Tüm kazananlar şöyle:

En İyi Film - Drama: Avatar
En İyi Film - Komedi/Müzikal: Hangover
En İyi Yönetmen: James Cameron (Avatar)
En İyi Senaryo: Jason Reitman ve Sheldon Turner (Up in the Air)
En İyi Erkek Oyuncu - Drama: Jeff Bridges (Crazy Heart)
En İyi Kadın Oyuncu - Drama: Sandra Bullock (Blind Side)
En İyi Erkek Oyuncu - Komedi/Müzikal: Robert Downey Jr. (Sherlock Holmes)
En İyi Kadın Oyuncu - Komedi/Müzikal: Meryl Streep (Julie & Julia)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christoph Waltz (Inglourious Basterds)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Mo'nique (Precious)
En İyi Müzik: Michael Giacchino (Up)
En İyi Şarkı: "Weary Kind" (Crazy Heart)
En İyi Animasyon: Up
En İyi Yabancı Film: Das Weiße Band (Almanya)

En İyi Dizi - Drama: Mad Men
En İyi Dizi - Komedi/Müzikal: Glee
En İyi Minidizi/TVFilmi: Grey Gardens
En İyi Erkek Oyuncu - Drama: Michael C. Hall (Dexter)
En İyi Kadın Oyuncu - Drama: Julianna Margulies (Good Wife)
En İyi Erkek Oyuncu - Komedi/Müzikal: Alec Baldwin (30 Rock)
En İyi Kadın Oyuncu - Komedi/Müzikal: Toni Collette (United States of Tara)
En İyi Erkek Oyuncu - MinidiziTVFilmi: Kevin Bacon (Taking Chance)
En İyi Kadın Oyuncu - Minidizi/TVFilmi: Drew Barrymore (Grey Gardens)
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: John Lithgow (Dexter)
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Chloë Sevigny (Big Love)