20 Ağustos 2009

En İyi Film Müzikleri: 2008

Hepimizin aklında yer etmiş, sinema salonundan çıktığımızda beynimizin içinde çalmaya devam etmiş film müzikleri vardır. Yalnızca o film için yazılmış, sonrasında o filmle özdeşleşmiş müzikler, ya da şarkılar. Arka fonunda çalan bir müzik olmasaydı filmlerin ne denli sıkıcı olabileceğini düşünün. John Williams'sız bir dünya düşünün. Müzikallerin sinemaya uyarlanmadığını, müzik marketlerde "soundtrack" diye bir köşe olmadığını düşünün. Akordeonsuz bir "Amélie", ninnisiz bir "Pan's Labyrinth"... Olmazdı di mi? 2008'de de olmazdı, olmadı:

En İyi Film Müzikleri 2008:

1. Wanted - Danny Elfman: Kazakistan'dan Hollywood'a transfer olan ve değişik bir aksiyon anlayışı olan yönetmen Timur Bekmambetov'un Angelina Jolie, James McAvoy ve Morgan Freeman'lı gaz filmi "Wanted"ın müzikleri adını Tim Burton ile duymaya alıştığımız besteci Danny Elfman'a ait. Elfman, bu yıl 4. Oscar adaylığını kazansa da, bu başarıyı benim zevkimle uzaktan yakından alakası olmayan bir başka çalışması ile, "Milk" filminin asansör müziğini andıran müzikleri ile yakaladı. "Wanted"ın aksiyonuna bir sos gibi gelen davul ve çan sesleriyle ortalığı coşturan Elfman, ritmik (bazen sinir bozucu) viyola ve çello seslerine de yer vermiş. Angelina Jolie'nin canlandırdığı Fox karakteriyle ilgili temalarda daha bir duygusallaşsa da müzikler gerçekten nefes kesici. Tema müziklerinin dışında Elfman tarafından bestelenen ve seslendirilen "The Little Things" adlı bir şarkı da filmde yer alıyor. Favorim tabii ki ana tema müziği "Success Montage".

2. In Bruges - Carter Burwell: Coen Kardeşler'in film müzikleri ile tanınan Carter Burwell, Martin McDonagh'ın ilk filminin kusursuz olmasının nedenlerinden biri. Burwell'in "In Bruges" için yaptığı müzikler filmin anlattığı Bruges ile baştan sona örtüşüyor. Tarih, sanat ve huzur kokan bir şehiri anlatıyor önce müzikler. Başlıca üç tema müziğinin, ilk defa "Prologue", "Walking Bruges" ve "Harry Walks" ile karşımıza çıkması ve bunların farklı enstrümanlar ve farklı ritimlerle çeşitlenmesi söz konusu. Özellikle ana temada bulunan piyano partileri baştan çıkarıcı. Bazı parçalarda flüt, gitar veya yaylıların öne çıktığı da oluyor. Filmin akışı gibi, son parçalarda da bir hareketlilik ve aksiyon söz konusu. "Shootout Part 1"dan başlayarak bildik temaların üzerine elektro gitar ve davullar ekleniyor ve o sessiz şehirdeki kovalamacaya güzelce eşlik ediyor Burwell'in müzikleri.

3. Happening - James Newton Howard: Geçtiğimiz yıl yazdığım Shyamalan yazımda da söylediğim gibi, "Happening" ile ilgili iyi olan sadece iki şey vardı: Filmin afişi ve James Newton Howard'ın müzikleri. Shyamalan'ın son zamanlarda yap(ama)dığı kıl bile kıpırdatmayan 'gerilim' filmlerine tüyler ürpertici müzikler yazmayı becerebilen bir adamdan bahsediyoruz. Howard bu yıl, benim de biraz daha alt sıralarda listeme kattığım "Defiance"ın müzikleri ile Akademi tarafından aday gösterilmiş olsa da, sırf bu nedenle bile "Happening"deki başarısı daha önemliydi benim için. Çoğunlukla piyano ile tekrarlanan basit bir melodiyle ortalığı geren Howard, bu "Main Title" müziğinin üzerine çeşitlemeler yapmış. Bu çeşitlemeler arasında en başarılı olduğunu düşündüklerim "Evacuating Philadelphia", "Central Park" ve "Be With You". 8 buçuk dakika uzunluğundaki "End Title Suite" ise gerçek anlamda bir klasik müzik eseri. Özellikle keman solosu duyulmaya değer.

4. Curious Case of Benjamin Button - Alexandre Desplat: Son yılların en iyi bestecilerinden biri olduğunu düşündüğüm Desplat, "Curious Case of Benjamin Button"da da diğer eserlerindeki gibi çok çeşitli temalar kullanmayı seçmiş. 2006'da "Queen"de karakterler üzerinden giden bu çeşitlilik, "Curious Case of Benjamin Button"da hayatın dönemlerine göre farklılık göstermiş. Genellikle üflemeliler, harp ve piyanoya yer veren Desplat bu çalışmasıyla Oscar'a ikinci kez aday gösterildi. (Adaylar arasında kazanması gereken de kendisiydi, neyse.) Favorim, "Postcards".

5. Låt den rätte komma in - Johan Söderqvist: Nordik Sineması hastalığım nedeniyle özellikle Susanne Bier filmlerinin müzikleri ile tanıdığım Söderqvist, izlediğim en tatlı/sevimli vampir filmi ve en güzel İsveç filmi olan "Let the Right One In"in müziklerinde bir kez daha karşıma çıktı geçtiğimiz yıl. Çok güçlü ve melodramatik, yaylı ve gitar seslerinin ağırlıkta olduğu müzikler yapmış Söderqvist. Özellikle ana tema olan, ilk olarak "Eli's Theme"de karşımıza çıkan "Let the Right One In" ağlatabilecek potansiyele sahip bir parça. Fakat Söderqvist, filmin romantik kısmına oldukça başarılı bir şekilde değinirken, kanlı kısımlarını baştan savmış sanki. Filmdeki masum aşk ve kanın mükemmel uyumunu müziklerde hissetmek ne yazık ki mümkün olmuyor, müzikleri dinlerken kan kokusu alınmıyor.

6. Defiance - James Newton Howard: "Defiance"ın müziklerinin başarısı söz konusu olduğunda James Newton Howard'ın besteciliği kadar 15 parçanın 13ünde keman sololarını yorumlayan Joshua Bell'i de takdir etmek gerek. Müziklerin etkileyiciliğinin en büyük nedeni de keman sololarının kattığı hüzün zaten. Ana tema müziklerindense "Bella and Zus", "Exodus" ve "Escaping the Ghetto" gibi parçalar favorilerim arasında.

7. Frost/Nixon - Hans Zimmer: Politik bir filmi bir aksiyon filmiymişcesine işleyen Hans Zimmer, her zamanki gibi nefes kesen müzikler yapmış "Frost/Nixon" için de. Zamana karşı yarışan gazeteci Frost'un koşuşturmacasına odaklanan Zimmer'in çoğunukla üzerine çalıştığı tema "Watergate".

En İyi Film Şarkıları 2008:

1. "Jaiho" / Slumdog Millionaire: A.R.Rahman'ın bırakın Oscar almasına, aday olmasına bile karşı olduğum En İyi Orijinal Müzik kategorisi bir yana, sonuna kadar desteklediğim kategori En İyi Orijinal Şarkı kategorisiydi, yüzlerce kez yazdığım/söylediğim gibi. Sadece (daha sonra İngilizce pop cover'ı yapılarak çok afedersiniz içine sıçılan) Jaiho değil tüm şarkılarda Hint dinamizmini İngiliz standartlarına sığdırabilmeyi başarmıştı Rahman. Şarkının bir karnavalı anımsatan çok parçalığı ve yarattığı "her tarafta bir şeyler oluyor ne tarafı dinlemeliyim" hissiyatı Bollywood'a yakışır nitelikteydi. Filmde dans eşliğinde kullanılıyor olması ise apayrı bir artı. Kısacası, hakkıyla kazanılan bir Oscar, müthiş enerjik bir şarkı.

2. "The Wrestler" / Wrestler: Bruce Springsteen'e bir adet Altın Küre kazandıran duygusal şarkısı "The Wrestler" özellikle sözleriyle beni benden alan şarkılardan. Yarattığı çaresizlik ve kaybetmişlik duygusu film ve filmin ana karakteri ile birbir örtüşüyor. "Have you ever seen a one-legged dog making its way down the street? / If you've ever seen a one-legged dog then you've seen me". Şarkının tek eksisiyse başındaki uzun intro.

3. "Little Person" / Synecdoche New York: Jon Brion'un bestelediği ve Deanna Storey'nin seslendirdiği "Little Person", Charlie Kaufman'ın kafa karıştırıcı ilk filminin iyi yanlarından biriydi. Sıradan insanların mutlu olma ihtimalleri üzerine...

"I do my little job
And live my little life,
Eat my little meals,
Miss my little lid and wife

And somewhere, maybe someday,
Maybe somewhere far away,
I'll find a second little person
And we'll go out and play."

4. "Down to the Earth" / Wall-E: Peter Gabriel'in Oscar adayı şarkısı "Down to the Earth", gerek "Wall-E"nin yarattığı dünyaya, gerek hikayesine ve mesajına oldukça uygun bir şarkı. Sözleri, müziği ve arada duyulan şirin dijital/robotik sesleriyle ve filmde kullanıldığı final sahnesinde yer alış biçimiyle oldukça başarılı. Ayrıca nakarat kısmı Akademi'nin hayran olduğu Disney Şarkıları gibi kokuyor.

5. "Rock Me Sexy Jesus" / Hamlet 2: Yılın en kötü filmlerinden olsa da, komik bir fikir üzerine kurulmuş bir filmdi "Hamlet 2". Her şeyini kaybetmiş bir lise müzikal tiyatro hocasının kariyerini kurtarmak için başrol kahramanı İsa olan bir müzikal yazması... Tagline'ından da anlaşılacağı gibi "One high school drama teacher is about to make a huge number 2." İşte bu müzikalin içindeki şarkılardan biri olan "Rock Me Sexy Jesus" ise, filmin başarısızlığıyla tamamen ters orantılı bir başarıya sahip kanımca. Özellikle sansasyonel sözleriyle ilk dinlediğimde beni gülme krizlerine sokmuş bir şarkıdır kendisi. Mesela, "He’s the son of God and I think that’s cool / But he’s got swimmer’s bod like nobody do" ve ""Turn the other cheek" is really showing class / But I really think it’s sexy when he kicks Satan’s ass" gibi... Ayrıca güzel bir "ensemble" şarkısı.

6. "The Call" / Chronicles of Narnia: Prince Caspian: Regina Spektor'ın şirin sesiyle ("Juno" türevi filmler dururken) fantastik bir filme şarkı yapması ilk anda akla gelebilecek bir şey değil, ama olmuş ve güzel de olmuş bir şey. "The Call", özlediğin yere geri dönmekle ilgili bir şarkı. Tıpkı Narnia serisinin bu devam filminde işlenmeye çalışılmış konulardan biri gibi. "You'll come back / When they call you / No need to say goodbye."

7. "Pineapple Express" / Pineapple Express: Huey Lewis and the News tarafından seslendirilen şarkı, film gibi "high" bir şarkı. Gayet enerjik, gayet hayatı boşvermiş. Aradaki öksürük sesleri de cabası.

En İyi Soundtrack Albümleri 2008:

1. Nick & Norah's Infinite Playlist OST: Yine Michael Cera'nın bulunduğu 'indie' bir film, yine mükemmel bir 'indie' soundtrack. Filmi çok başarılı bulmasam, saçma bir gençlik filmi olduğunu düşünüyor olsam da; müzikleri için çok farklı şeyler düşünüyorum. Zaten bir filmin ana karakterinin bütün olayı kusursuz "Mixed Tape"ler hazırlamaksa, o filmin soundtrack albümünün de bu kusursuz "Mixed Tape"lerden biri olmasını beklersiniz. 15 farklı grup/sanatçıdan 15 farklı parça var albümde. Neredeyse sözsüz "Speed of Sound" güzel bir giriş, sonrasında Bishop Allen, "Middle Management" ile tempoyu hızlandırıyor. Çok farklı tarzlarda, alternatif rock, indie rock ve soft rock şarkılar birbiri ardına harikalar yaratıyor sonra. Takka Takka "Fever"da "Don't have fever girl / You've got you", Submarines "Xavia"da "I don't wanna be your favorite enemy." diyor. We Are Scientist "After Hours"da daha da hızlandırıyor tempoyu. Filmin takip etmesi yoran koşuşturmacasına oldukça uyan, sürekli artan bir tempo söz konusu ve bu tempo artışı sırasında (filmin aksine) kalite hiçbir zaman bozulmuyor. Sonra romantik bir an geliyor Richard Hawley "Baby You're My Light" diyor, duruyor zaman. Filmin sonlarına doğru kurgunun hızı düştüğü gibi müziklerin temposu da düşmeye başlıyor ve romantik sona uygun bir şekilde dinliyorsunuz oldukça romantik şarkıları. Adını sayamadığım birçok iyi grubun birçok iyi şarkısı da var bu albümde.

2. Slumdog Millionaire OST: A.R.Rahman ve M.I.A.'nın damgasını vurduğu Hint işi bir soundtrack albümü var karşımızda. İçindeki 12 şarkıdan ikisi Oscar'a aday gösterilmiş ve biri ödülü kazanmış bir albüm. Hint dinamizmini ve cümbüşünü çok güzel yansıtan şarkılarla dolu. Mırıldanılarak söylenen bir tema müziğinin dışında 3 enstrümantal parça daha bulunuyor albümde. Onların dışında tabii ki "Jaiho" ve favorilerim "Ringa Ringa" ve "Paper Planes" de dinlenmesi şart olan şarkılar. (O... Saya ise nedense benden istediği ilgiyi göremedi.)

3. Issız Adam OST: Türkiye'de yılın fenomeni haline gelmiş filmin, çok konuşulan müzikleri... Filmle beraber resmen hortlayan eski şarkıcılar, her yerde çalınmaya başlanan 70li yılların şarkıları. Ayla Dikmen'in "Anlamazdın"ı, Nil Burak'ın "Yalnızım"ı, Semiramis Pekkan'ın "Bana Yalan Söylediler"i, Sibel Egemen'in "Yalnız Adam"ı, Hümeyra'dan "Tutsana Ellerimi" ve tabii ki Michel Fugain'den "Une Belle Histoire". Bunun yanında çerez olarak, Aria'nın pek de güzel olduğunu düşünmediğim tema müzikleri.

4. My Best Friend's Girl OST: 13 şarkıdan oluşan albümde çok çeşitli tarzlardaki sanatçıların çoğu 'ilginç' şarkılarına yer verilmiş. Filmin cinsel içeriğine uygun bir şekilde "Do Me", "Pop That Pussy" gibi şarkılara da rastlamak mümkün, Teddy Thompson'ın "Seperate Ways"i gibi duygusal şarkılara da... Sweet'ten "Love Is Like Oxygen" ve Alman çocuk şarkısı "99 Lutfballons"un Nena yorumu favorilerim. The Cars şarkısı, filmle aynı adı taşıyan "My Best Friend's Girl" de dinlemeye değer.

5. Mamma Mia! OST: ABBA klasiklerinin müzikalleştirilmiş halinin film verisyonu, geçtiğimiz yılın en çok ses getiren müzikaliydi bildiğiniz gibi. Meryl Streep, Pierce Brosnan, Colin Firth, Amanda Seyfried, Julie Walters, Christine Baranski ve Dominic Cooper gibi yıldızların kayıtlarından oluşan bu soundtrack de en az ABBA orijinalleri kadar eğlenceli.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Tanrım!Çok iyi bir müzik zevkin var!Eli's theme gerçekten müthiş;Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi'nin hem müzikleri muhteşem,hem filmi muhteşem zaten...Zaten ben oldum olası klasik müzik tarzı müzikleri hep sevmişimdir.Film müziklerine de bayılırım.Harry Potter'ın film müziklerini de çok seviyorum zaten.The Happening filmini hiç beğenmemiştim ama bazı film müzikleri gerçekten çok güzel.Ben The Chronicles Of Narnia'nın film müziklerine de bayılıyorum!Öyle böyle değil.Hele Narnia's Lullaby adlı şarkısını dinlerken kendimden geçiyorum.Bence Narnia filminin bütün müzikleri çok güzel...Sonra MR. and MRS. SMİTH teki Assasin's Tango yu çok seviyorum.X-MEN:The Last Stand filminin soundtrackına bayılıyorum.Dahası Asi Baila El Tango,Por Una Cebaza gibi salon dansı müziklerini de çok seviyorum.Daha sevdiğim birsürü film müziği var ama yazsam herhalede yorumum sayfanın yarısını kaplar.Söylemeden geçemeyeceğim:Nicholas Hooper,Alexandre Desplat,Harry Gregson-Williams,Apocalyptica grubu,Haggard... gibi bestecileri ve grupları saygıyla selamlıyorum.Böyle güzel müzik yapılır mı arkadaş...=)

Adsız dedi ki...

Daha 14 yaşındayım ama iyi bir müzik zevkine sahip olduğumu düşünüyorum sizce de öyle mi?Yorumlarınızı bekliyorum.Yukarıdaki kompozisyon benim yorumum =)

Emre dedi ki...

Hehe :) teşekkür ederim.
14 yaşındaki biri için bu söylediklerini bilmen bile inanılmaz bir şey bence. Takdir ettim. Nicholas Hooper'dan Harry Potter, Alexandre Desplat'dan da Twilight: New Moon sayesinde haberin olmuştur belki.
Danny Elfman, James Newton Howard, Alexandre Desplat, Dario Marianelli, Alberto Iglesias, Carter Burwell ve Hans Zimmer şiddetle önerdiğim isimler o zaman sana. 1-2 isim unutmuş olabilirim ama en sevdiğim film müziği bestecileri bunlar.
Haggard'ı Apocalyptica'yı fazla karıştırmayalım. Film müzikleri ve günlük hayatta dinlediğim(iz) müzikleri ayrı tutmak gerektiğini düşünüyorum. Ki beni düzenli olarak okuyorsan söylediğin iki grubun da hiç tarzım olmadığını biliyorsundur ;)
Ayrıca "siz" değil, "sen" :) Twitter ya da blogun varsa ben de seni takip edebilirim böyle Adsız yorumlar atmandan iyidir =)

Damla dedi ki...

Emre ağabeyciğim,maalesef Twitter veya blogum yok.Dario Marianelli, Alberto Iglesias ve Hans Zimmer'ı hiç duymamıştım,teşekkürler =)Danny Elfman'ı da Sipiderman soundtracklarında tanımıştım.Sonra Charlie and the Chocolate Factory,Big Fish diye devam etti,şu sıralar ben doğmadan önceki çalışmalarına taktım :D En son Alice in Wonderland'in film müziklerini yapmıştı yanlış hatırlanmıyorsam.Carter Burwell'i de tanıyorum.James Newton Howard'ı Peter Pan'den tanımıştım.Sonra onun yaptığı müzikleri de dinlemeye başladım.Teşekkür ederim bu arada iltifatın için =)Ben de seni takdir ediyorum.Dikkat edersen,''sen''dedim. :D :D :D