16 Temmuz 2011

Kadınlar, Ozanlar ve Caz

18. İstanbul Caz Festivali'nin ikinci haftası da en az ilk haftası kadar dolu dolu geçti. Arkeoloji Müzesi'ndeki "The Duwala Malambo Project" ile başlayan hafta, Harbiye Açıkhava'daki iki konserde 5 efsane kadını ağırladı. "Yeni Ozanlar" serisinin bu yılki konuğu Patrick Wolf bir gün gecikmeli olarak İstanbul Modern'de hayranları ile buluşurken, aynı anlarda Harbiye Açıkhava'da "Javier Limón's Mujere de Agua" projesi Akdeniz rüzgarları estiriyordu. European Jazz Club projesinin son iki konserinde ise Selen Gülün Trio ve Çağrı Sertel cazın ustalarıyla Salon'da bir araya geldi.


Haftanın benim için ilk bombası, Joe Sample Trio'nun eşlik ettiği Randy Crawford ve Natalie Cole'un aynı gece aynı konserde ardı ardına sahne almasıydı. Bir önceki gece aynı mekanda "Sing the Truth!" ile Angelique Kidjo, Dianne Reeves ve Lizz Wright'ın sahne alması Harbiye Açıkhava'yı kadın caz vokallerin geçit töreni yaptığı bir konser mekanı haline getirdi adeta bu hafta. Sahneye piyanoda Joe Sample ve basta Nick Sample'ın eşliği ile çıkan Randy Crawford pamuk şeker gibi sesiyle dinleyenleri büyüledi. Beni de.


Crawford, hâlâ gencim hâlâ güzelim mottosuyla bacaklarını açtı, oturarak başladığı konsere ayakta ve sahnenin alternatif köşelerinde oturarak devam etti. "One Day I'll Fly Away"den "Street Life"a birbirinden güzel şarkılar söyledi ve "Almaz" ile veda ederek sahneyi bir başka büyük sese bıraktı. Nat King Cole'un babasına-bak-kızını-al kızı Natalie Cole, yaşından onlarca yaş genç gösteriyordu. 9 Grammy ödüllü sanatçı, babası ile yaptığı bir düetin de dahil olduğu birbirinden güzel şarkılarla sahnede asil ve mesafeli bir duruş sergiledi.


İKSV'nin yıllardır bize birbirinden yetenekli genç isimleri tanıttığı, ya da halihazırda zaten kendisine hayran olanları sevindirdiği, bugüne dek Rufus Wainwright, Kings of Convenience ve Imogen Heap gibi isimleri ağırlamış serisi "Yeni Ozanlar"ın bu yılki konuğu İngiliz şarkıcı ve besteci Patrick Wolf'tu. Sanatçının pasaportundan kaynaklanan sorun nedeniyle bir gün sonraya ertelenen konser, ne yazık ki Javier Limón'un İsrail'den Yunanistan'a, İspanya'dan Türkiye'ye güçlü Akdenizli kadın vokalleri buluşturduğu proje "Mujeres de Agua" ile çakıştı.


İstanbul Modern'de -ki çok iyi bir konser mekanı olduğunu ilk kez deneyimlemiş oldum- izlediğimiz Patrick Wolf, gece boyunca ukuleleden viyolaya kadar birçok farklı enstrüman çaldı ve ilk kez buluştuğu Türk hayranlarına her albümünden mümkün olduğunca fazla şarkı söylemeye çalıştı. Hiçbir turnede yer vermediğini fakat internetten gelen istekleri karşılıksız bırakmak istemediğini söyleyen Wolf, "Damaris"i çalmayı ihmal etmedi.


Patrick Wolf'un boynunda performansı boyunca dev bir nazar boncuğu bulunuyordu ve gece boyunca bazı şarkıların arasına Türkçe kelimeler serpiştirip durdu. Konser vermeye geldiği ülkeler hakkında araştırdığı ilk şeyin medeni hak ve özgürlükler olduğunu söyledi ve Türkiye'yi bu konuda "o kadar da kötü değil" kategorisine soktu. Dünyanın her yerinde, herkesin dilediği gibi özgürce aşkını yaşayabilmesini dileyerek hayran kitlesinin hatrı sayılır bir yüzdesini oluşturan eşcinselleri de sosyal mesajı ile selamladı.

Patrick Wolf, kandil gecesi Tophane'de ezan sırasında şarkı söylemeden, erkenden sahneden inerek herkesi üzdü. Fakat o sırada Harbiye'de çok daha üzücü olaylar yaşandığını birçoğumuz bilmiyordu. Müziğin, sanatın ve kültürel paylaşımın ırkı, dili ve dini olmadığını bir kez daha hatırlatıyor; dün gece Aynur'a verilen tepkiyi ve çıkan olayları kendi adıma kınıyorum.

18. İstanbul Caz Festivali, önümüzdeki haftalarda Amadou&Mariam, Paul Simon ve Joss Stone'u ağırlayarak şehre veda edecek.

Hiç yorum yok: