1 Temmuz 2009

37. İstanbul Müzik Festivali'nin Ardından...

Yine bir Haziran ayı geride kaldı. Tabii ki İstanbul Müzik Festivali de... Bu yıl ilginç bir şekilde -ya programın kendi barokluğundan ya da benim seçimlerimin tesadüfen öyle denk gelmesinden dolayı - barok müzik ağırlıklı bir festival oldu benim için. Bu yılın başka bir ilginçliği ise 4 konsere gitmiş olmama rağmen, yıllardır klasik müzik deyince aklıma gelen ilk mekanlardan olan Aya İrini'de tek bir konser izlememiş olmam.

Genel anlamda, gerek sanatçı/grup seçimleri gerekse organizasyon olarak her zamanki gibi fazlasıyla tatmin edici bir festivaldi. Fakat bu yılki festivalde beni rahatsız eden şey, bazı konserlerin program notlarının yanlışlarla dolu olarak hazırlanmış olmasıydı. Programda yazılan parça yerine başka bir parçanın notlarının yer almasından tutun, solistlerin isimlerinin yanlış yazılmasına kadar birçok yanıltıcı ve şaşırtıcı hata vardı program notlarında. Bu kadar büyük bir organizasyonda böyle detaylarda aksaklıklar çıkabilir diye anlayış göstermek lazım ama aynı zamanda bir daha tekrarlanmamasını da ummak lazım.

6 Haziran Cumartesi: "Barok Trompet Galası", Erden Bilgen & Barok Solistleri

Yeni başlayanlar için Barok Müzik olarak da adlandırılabilecek olan bu konser, barokta ne varsa barındırıyordu. Dönemin enstrümanlarını dönemin kostümleri ile çalarak daha müzik başlamadan şaşırtan solistler, 90 dakikaya Vivaldi'den Händel'e, Purcell'den Scarlatti'ye - ne yazık ki Bach dışında - Barok Müzik'te ne varsa özetlediler. 2 trompet, 4 keman, 1 viyola, 1 viyolonsel, 1 kontrbas, 1 klavsenden ve 1 sopranodan oluşan grubun konseri oldukça eğlenceliydi.

23 Haziran Salı: "The English Concert", The English Concert, Harry Bicket (şef), Ana Maria Labin (soprano)

Bu kez İngiliz bir gruptan, Bach, Vivaldi ve Händel'e eşit ağırlıkta yer vermiş bir programı olan; yine Süreyya Operası'nda, yine barok bir konser. Özellikle konserin ilk yarısında hükmünü süren Bach'ın La Minör süiti, akıllara cep telefonu melodisini getirse de, muhteşemdi. Program notları ise, yukarıda da belirttiğim gibi çileden çıkartıcıydı.
24 Haziran Çarşamba: "50. Yılında Play Bach", Jacques Loussier Trio

Vivaldi yorumlarını dinleyerek tanıştığım, klasik müzik eserlerini caz düzenlemeleriyle çalan Jacques Loussier Trio'nun Arkeoloji Müzesi'nin avlusundaki konserinin teması Bach idi. Grubun "Play Bach" albümlerinde bulunan parçaları çaldığı konserin sahnedekiler dahil yaş ortalaması, Placebo konseri ile aynı geceden olmasından dolayı mıdır nedir, bir hayli yüksekti. Yaşına rağmen oldukça enerjik gözüken Jacques Loussier'in bol Fransız askanlı İnigilizce'sinden bir şey anlamaksa pek mümkün değildi. Yer yer, uzun sololar nedeniyle cazı neden sevmediğimi bir kez daha hatırlamış ve Caz Festivali'ne yıllar süren inadımdan sonra bu yıl ilk kez bilet almama kararımı bir kez daha onaylamış oldum. Şimdilik grubun Vivaldi yorumlarını da Bach'a tercih ediyorum.

30 Haziran Salı: "Kapanış Konseri", La Scala Filarmoni Orkestrası, Daniel Barenboim (şef & piyano)

Festivalin kapanış konseri, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nın devasa salonundaydı. Ünlü şef Daniel Barenboim, İKSV'nin "Yaşam Boyu Başarı Ödülü"nü aldı. Ödülünü alırken yaptığı konuşmada İstanbul'u övdü ve bu şehrin Asya ve Avrupa arasında bir köprü oluşunun lafta kalmamasını diledi. Barenboim, gece boyunca La Scala Filarmoni Orkestrası'nı yönetti ve konserin ilk yarısında piyanoda onlara eşlik etti. Tam anlamıyla mükemmel olan ilk yarıda, Beethoven'ın uzun zamandır dilime dolanmış olan 3. Piyano Konçertosu'nu dinledik. Beethoven hayranlığımı bu yıl da yeterince doyurmuş oldum böylece. İkinci yarı ise Berlioz'un Fantastik Senfoni'si ile geçti. Berlioz'u sevmemeye karar verdim. Diğer yandan 100 kişiye yakın kadrosuyla, harpları ve davullarıyla orkestra inanılmazdı. Lütfi Kırdar'ın ise gerek sahnesi, gerek koltukları, gerekse akustiği ile İstanbul'da konser dinlenebilecek en güzel salonlardan biri olduğunu bir kez daha görmüş oldum.


Meraklısı için sırada, yarın başlayacak ve 15 Temmuz'a dek sürecek olan 16. İstanbul Caz Festivali var.

Hiç yorum yok: