3 Haziran 2008

Yalnızlık üzerine...

"She never took the train alone / She hated being on her own"

Reamonn'ın 2006 sonbaharında hayatıma soktuğu şarkıda seslendiği kız ile aramda inanılmaz bir ruhsal benzerlik olduğunu düşünüyorum.

Yalnızlık, ihtiyaç duyulduğu zamanlarda ne kadar işe yarayan ve terapi etkisi gösteren bir kavramsa; geriye kalan zamanlarda da o kadar çekilmez bir şeydir. Ve bu geriye kalan zamanlarda yalnız başına kalmaktan ölesiye korkan insanlar, en güzel anlarını ve en kötü anlarını yalnız yaşamaya mahkum olurlar genelde.

Son 4 yılda, o yılın en çok beğendiğim filmlerinin 4ünü de (2004 - Les Choristes, 2005 - Crash, 2006 - Children of Men, 2007 - There Will Be Blood) tek başıma seyretmiş olduğumu görüyorum şimdi geriye baktığımda mesela. Hepsini hangi tarihte, hangi sinemada, hangi koltukta ve kimler tarafından reddedilmiş olarak seyrettiğimi hatırlıyorum.

Ben zayıf bir insanım. Yanımda biri olmadan yemek yemek, film seyretmek, konser dinlemek, alışveriş yapmak, tatil yapmak, yolculuğa çıkmak işkence gibi gelir bana. Çünkü yalnızlığı sevmiyorum. "I never take the train alone / I hate being on my own".

Hiç yorum yok: