1 Ocak 2007

2007'ye geri saymak.

Nedir bir günü 2006, diğerini 2007 yapan?
10'dan başlayıp 1'e kadar saymak ve sonra çığlıklar atmak, yeni bir biz mi yaratıyor bizden?
Dün gece 2006; sonundaki o yılanı andıran sayıyı attı kıçından ve en sevdiğim sayıyı getirdi yerine. 2007 oldu.
Bizse geri sayamadık aslında, kanallar arasında "zapping" yaparken, Ajda Pekkan'ın yüzünden o önemli anı kaçırıverdik ne yazık ki. Çok telaşlandık. Zamanında çığlık atamamıştık çünkü.
Herkes bir şeyler bekliyor 2007'den. Yeni bir yıl çünkü kendileri. Bazılarının hedefledikleri var, 2008'e geri saymaya başlamadan önce yapmak istedikleri... Ben de bir liste yaptım kendi çapımda, 2007'den beklediklerimi yazdım alt alta. 22 madde çıktı. "Araba kullanmayı öğren" diye başlayıp; "Yüzyıllık Yalnızlık'ı oku" diye biten.
Birkaç kitap, birkaç film, birkaç gündelik yaşam aktivitesinden ibaret bir listeye indirgemişken ben yeni yıldan beklentilerimi; kim bilir neler olup bitecek bu yıl.
2006'ya geri sayarken o yıl neler olabileceğiyle ilgili nasıl hiçbir fikrim yoksa; şu anda da 365 günlük bir bilinmezlik var önümüzde. (364 oldu gerçi ben bu satırları yazarken)
Kuşların grip olacağını, Zidane'ın kafa atacağını, Converse'in 2005'te kaptığı tahtı Adidas'ın devralacağını, hayatıma "iPod" ve "youtube" gibi teknolojik nimetlerin girebileceğini ummazdım şahsen.
Bir Mayıs sabahı tüm aydınlık Türkiye'nin bir araya gelip yürüyeceğini, Orhan Pamuk'un Nobel alacağını söyleseler hele, annemi de alıp giderdim bu diyarlardan herkes kafayı üşüttü diye.
Ne Türkiye'nin "online" bir devlet olduğunu, ne balyozun kadrolu bir cankurtaran olduğunu, ne de askerliğin yan gelip yatmama yeri olduğunu biliyordum ben 2006'ya kadar.
Adamlar asılıcak, develer kesilecek hangarlarda deseler kıçımla gülerdim onlara.
"Müslüman ol Papa!" çığlıklarını, Tom Cruise'un plasentamanyakllığını, Angelina Jolie'nin toplamda 9 ay hamile kalarak nasıl 3 çocuğu olabildiğini ise şaşkınlıkla izledim 2006'da.
Crash Oscar'ı kapınca uyandırdım ev ahalisini sabahın 6'sında attığım sevinç çığlıklarıyla, "Forza Italia!" diye havalara uçtum başka bir gece ekranın karşısında.
Redd grubu daha fazla şey ifade etmeye, 4 8 15 16 23 42 gibi dandik sayılar ise çok farklı şeyler çağrıştırmaya başladı 2006 sayesinde.
2006 "Children of Men", "Prestige", "C.R.A.Z.Y.", "Korkuyorum Anne", "Paris Je T'Aime", "Stay" ve "Beş Vakit" gibi harika filmler; yeni bir Muse, Kenan Doğulu ve Mor ve Ötesi albümü; Emre Aydın, Pinhani, Maroon5, Zardanadam şarkıları getirdi hayatıma.
Onları getirirken, Bülent Ecevit'i, Güzin Abla'yı, Robert Altman'ı, James Brown'u, Atıf Yılmaz'ı, Arif Mardin'i, Ahmet Ertegün'ü, Duygu Asena'yı, Necip Mahfuz'u aldı bizlerden.
Ama geri saymak zamanı geldi, ne olduysa geçmişte kalıverdi bir anda hepsi.
10'dan 1'e saymak yetti.
Ama dün gece, biz kaçırıverdik geri sayımı ne yazık ki.
Çok telaşlandık.
Zamanında çığlık atamamıştık çünkü.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

hayırlı olsun kabakçım.. yeni seneye (200*7* 8-)) yeni blog.. çakal seni.. bu da listende miydi yoksa? ;P
özlediğim türden yazılarını daha sık görmeyi umuyorum artık bu vesileyle.
blogların güzel olsun içlerinde edebi metinler olsun.. :)
-sedef

Adsız dedi ki...

hoş geldin canımın içi =) yeni yıla senin yazılarını okuyacağımı bilerek girmek gülümsetti beni :p gerçekten. özlemişim okumayı seni. yaz da içimiz açılsın, burkulsun, ağlasın, duysun, haykırsın, dağılsın, sen olsun...
~arzu.