"Niye bize diğer devletler kötü davranıyor? İnsan muamelesi neden göremiyoruz? Ya onu bırakın, dünyada artık bitmiş, kullanılmayan teknolojiler, adamın azına sçan ilaçlar, en kalitesiz ve düşük verimli ampuller (Evet, Türkiye'de satılan bir çok ampul, Avrupa'da yok. Neden, çünkü aydınlatma kalitesi düşük standartta) neden Türkiye'ye geliyor? Neden nükleer atıklar oranın buranın sahilinde gömülü olarak birdenbire ortaya çıkıyor? Neden çokuluslu şirketlerin çağrı merkezleri Türkiye'de?.. Nedeni belli. Burada hiçbir şeyin değeri yok, insanın değeri ise hiçbir şeyden bile ucuz. Peki bu olmayan değeri kim saptıyor? Tabii ki devlet. Kim olacaadı? Ben mi saptıyacaadım? 250 kilo altın için tek hamlede koruma altındaki dağlarını satılığa çıkaran, bir-iki tahtakafa golf oynayacak diye ormanlarını kestiren kim? Bu izinleri ben mi veriyorum? Yoo, bayaa devlet veriyor. Kaz Dağları'nda ormana makineler girebilsin diye yollar açıldı, ağaçlar kesildi. O sondaj deliklerinin çevresinde toprağı bir görmeniz lazım. Toprak jöleye dönüşmüş. Bildiğiniz toprak ama jöle şeklinde. Uzay toprağı gibi. Orada burada memleketin bir karış toprağı için canını vermeye hazır olanlar gelsin bakalım o jöle toprağa havlasınlar." (Sezyum, 3 Kasım 2007, Radikal Cumartesi)
ve eklemiş:
"Hem seviyorum, hem de terk etmek istiyorum. Ama insanından değil, hayvanından dolayı..."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder