Festivalsiz geçen ayların ardından sonbaharımıza bu yıl 9. kez güneş gibi doğan İKSV'nin Filmekimi, bu yıl 8-14 Ekim tarihleri arasında bizlerle olacak. Geçtiğimiz yıl ilk kez 9 gün süren film haftası, bu yıl 7 günlük sıkışık bir programa geri dönmüş; fakat kendisine bir sponsor bulmuş olması sevindirici. LG'nin sponsorluğundaki Filmekimi programındaki 31 film, film haftası ile özdeşleşmiş Emek Sineması'nın yokluğunda; Atlas, Beyoğlu ve Maçka Gmall salonlarında sinemaseverlerle buluşacak.
2 Ekim Cumartesi günü; haftaiçi gündüz seansları 4 TL, haftasonu ve 19.00, 21.30 seansları tam 12 TL, öğrenci 8 TL; gala filmleri ise 15 TL'den satışa çıkacak. Filmekimi'nin resmi websitesinin http://www.iksv.org/filmekimi resmi twitter hesabının ise @filmekimi2010 olduğunu da hatırlatmak isterim.
Programda Toronto, Sundance, Cannes ve Venedik film festivallerinden dikkat çekici filmler ve bağımsız sinemanın merak uyandıran filmleri yer alıyor. İşte festival programının göze çarpan, merak uyandıran, ağız sulandıran ve kaçırılmaması gereken 10 filmi:
1) "New York, I Love You" (Yön: Fatih Akın, Yvan Attal, Randy Balsmeyer, Allen Hughes, Shunji Iwai, Shekhar Kapur, Joshua Marston, Mira Nair, Natalie Portman, Brett Ratner, Jiang Wen; ABD): 2006'da yine Filmekimi sayesinde izlediğimiz "Paris, Je t'aime"in New York versiyonu, 1 yıllık bir gecikme ile İstanbul seyircisi ile buluşuyor. Yönetmenleri arasında Fatih Akın, ünlü oyuncu Natalie Portman, "Maria Full of Grace" ile çıkış yapan Joshua Marston ve Elizabeth filmleri ile tanınmış olan Shekhar Kapur gibi isimlerin bulunduğu 11 kısa filmden oluşan "New York, I Love You"nun oyuncu kadrosu da bir yıldızlar geçidi: Orlando Bloom, Hayden Christensen, Ethan Hawke, Eli Wallach, John Hurt, Shia Labeouf, Natalie Portman, Uğur Yücel, Robin Wright Penn, Irfan Khan, Christina Ricci...
2) "Somewhere" (Yön: Sofia Coppola; ABD): 2003 yılında "Lost in Translation" ile herkesi şaşırtan bir çıkış yapan ve En İyi Orijinal Senaryo dalında Oscar kazanan, Francis Ford Coppola'nın kızı Sofia Coppola; 2006 yılında "Marie Antoinette" ile herkesi hayalkırıklığına uğratmıştı. Coppola, 3. filmi "Somewhere" ile başarılı başladığı kariyerinin ilk günlerine ve otel setlerine geri dönüyor. Bu ay, Venedik'ten Altın Aslan ile ayrılan film; dağıtmış bir Hollywood yıldızının ansızın çıkıp gelen kızı ile değişen hayatına odaklanıyor.
3) "The Town" (Yön: Ben Affleck; ABD): Ben Affleck, 2007 yılında ilk filmi "Gone Baby Gone"ı yönettiğinde birçok insan gibi ben de tarifsiz bir şaşkınlık geçirmiştim. Çünkü kötü oyunculuğu tescillenmiş bu adam, oldukça başarılı bir filme imza atmıştı. Affleck, ikinci filmi "The Town" ile geçtiğimiz günlerde Toronto Film Festivali'nde ilk filmi ile olduğu gibi yine takdir edildi. Bu kez başrolde kardeşi Casey yerine kendisi oynayan; yanına da "Hurt Locker" ile çıkış yapan Jeremy Renner, "Mad Men"den Jon Hamm ve Woody Allen'ın son keşiflerinden Rebecca Hall'u alarak çektiği "The Town" bir soygun filmi.
4) "Get Low" (Yön: Aaron Schneider; ABD): 2009'da Toronto Film Festivali'nde beğeni kazanan, fakat kendi ülkesinde de bir hayli geç vizyon şansı bulan bağımsız film "Get Low"; ormanda tek başına yaşayan bir halk kahramanı Felix Bush'un gerçek hikayesinden yola çıkılarak çevrilmiş bir drama. Robert Duvall'ın performansı ile adından çok söz ettiren filmde, Sissy Spacek ve Bill Murray de rol alıyor.
5) "Flickan som lekte med elden" (Yön: Daniel Alfredson; İsveç): Millenium üçlemesinin ilk filmi "Ejderha Dövmeli Kız", geçtiğimiz İstanbul Film Festivali'nde gösterilmiş, bu ay vizyonda gösterim şansı yakalamış ve Hollywood versiyonun David Fincher tarafından çekileceği haberleri sinema dünyasında yayılmıştı. Üçlemenin ikinci filmi "Ateşle Oynayan Kız", tahminimizden çok daha erken bir şekilde karşımızda. Noomi Repace ve Michael Nyqvist ilk filmdeki rolleri ile yeniden bizlerle.
6) "Happythankyoumoreplease" (Yön: Josh Radnor; ABD): Çevresinde sorunlu arkadaşları bulunan bir New Yorklu, metroda bulduğu kimsesiz bir çocuğu evine getirir... "How I Met Your Mother"ın Ted Mosby'si Josh Radnor'ın yazdığı, yönettiği ve başrolünde oyndığı bağımsız yapım, bu yıl bağımsız sinemacıların kalesi Sundance Film Festivali'nden İzleyici Ödülü ile döndü.
7) "Lung Boonme Raluek Chat" (Yön: Apichatpong Weerasethakul; Tayland): Uzakdoğu sinemasından hazzetmediğimi dünya alem biliyor. Ama öneriler söz konusu olduğunda tarafsız olmaya çalışıyorum, yoksa gideceğimden değil. Artık gelenekselleşmiş bir durumdur, Cannes'dan Altın Palmiye ile dönen filmleri Filmekimi'nde izlemek. Bu yıl da program palmiyesiz değil. "Amcam Önceki Hayatlarını Anımsıyor"; ilkel inançlara ve yeniden-doğuşlara gönderme yapan" bir film-miş.
8) "Revolución" (Yön: Gael Garcia Bernal, Mariana Chenillo, Fernando Eimbcke, Amat Escalante, Diego Luna, Gerardo Naranjo, Rodrigo Garcia, Rodrigo Plá, Carlos Reygadas, Patricia Riggen; Meksika): Aralarında ünlü oyuncular Gael Garcia Bernal ve Diego Luna ile bu yaz "Mother and Child"ını izlediğimiz Rodrigo Garcia'nın da bulunduğu 10 Meksikalı yönetmenden 10 devrim hikayesi. Programıma bir türlü uyduramadığım için ağlamak istediğim, merak uyandıran bir yapım.
9) "Des hommes et des dieux" (Yön: Xavier Beauvois; Fransa): Cannes Film Festivali'nden Büyük Ödül ile ayrılan film, 90'lı yıllarda Kuzey Afrika'daki bir manastırdaki rahiplerin Müslüman köktendinci saldırganlar ile olan çatışmasına odaklanıyor. Bu yıl Cannes'ın en beğenilen filmlerinden biri olan "İnsanlar ve Tanrılar" inanç ve fanatizmi sorguluyor.
10) "Certified Copy" (Yön: Abbas Kiarostami; Fransa): Juliette Binoche'a Cannes Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü kazandıran İranlı yönetmenin son filmi; İngiliz bir yazar ve Fransız bir galeri sahibinin Toscana'da geçen aşk hikayesini anlatıyor.
Festival programında ayrıca Philip Seymour Hoffman'ın ilk yönetmenlik denemesi "Jack Goes Boating", Mathieu Amalric'e Cannes'da En İyi Yönetmen Ödülü'nü kazandıran "Tournée", Ken Loach'un son filmi "Route Irish", Charlotte Gainsbourg'lu "Tree", Jean-Luc Godard'dan "Film Socialisme", Werner Herzog'dan "My Son, My Son, What Have Ye Done", İzlandalı Balthasar Kormákur'dan "Inhale", "Jeux d'enfants"ın yönetmeni Yann Samuell'den "L'age de raison", animasyon sevenlere "Illusionist" ve eşcinsel sinemasının son harikası "Kaboom" gibi filmler de yer alıyor.
2 yorum:
NY, I Love You!!!
binnur kaya yabancı damat öncesinde de vardı. mesela "çarli".
Yorum Gönder