3 hafta olmuş yazalı. Hastalıktı, Ideatrophy'di, Film Festivali'ydi derken, ihmal etmişim blogumu. Mart bültenini hala yollamamışım, beni okuyanlara. Riske girmişim; ne sinema, ne müzik, en kişisel yazımı yazmaya karar vermişim. Mayıs ayı yaklaşmış, hatta daha Nisan'dayken konserler başlamış, ben de onların hazırlıklarına başlamışım. "Cambaz"da detone olma korkusuyla uykularım kaçmaya başlamış. Son dört yılda bu okulda tanıdığım tüm sevdiklerime "Gidiyorum." konulu e-mailler atmaya başlamışım. Yıllık çıkarmak için matbaayla, fotoğraf çekimi için Zümrüt'le anlaşmışız. Sabancı Üniversitesi'nin meşhur kokularını, bannerwebini, Sabancı böceklerini ve shuttle tarifesini bile özleyecek olmanın efkarı sarmış. Havalar ısınmaya, insanlar şortlarla gezmeye başlamış. Hala öksürdüğüm için bu ılık havalarda, t-shirt üstüne atkı takarak tarz yapmışım. Cornetto "Aşkımla erir misin?" demeyi bırakmış, "Aş kendini, gel aşka." demeyi tercih etmiş. Benimse boğazım ağrıdığı için daha dondurma sezonunu açamamışım doğru düzgün. Exchange'e gitmediğime pişmanmışım. Müzikus'a son sınıfta, bu kadar geç girdiğim için daha da pişmanmışım. 6 ay sonra öğrenci mi, beyaz yaka mı olacağımı bırakın, 6 ay sonra hangi ülkede olacağımı bile bilmemenin yarattığı korku sarmış. "La Belle Personne" ağlatmış, "Summer" hayal kırıklığına uğratmış. Gael Garcia Bernal'li "Mammoth" hayran bırakmış, "Unmade Beds" hüzünlendirmiş. Facebook'taki notumda %100 doğruyu söylemişim. (U)mutsuzmuşum. Bir festival bitmeden, diğerinin biletleri çıkmış satışa. Jacques Louissier Trio, Bach çalacakmış Arkeoloji Müzesi'nin avlusunda, heyecanlanmışım. Aldığım 3 ders yerine, almadığım derse girer olmuşum; Beethoven - Chopin dinlerken göz yaşlarıma zor hakim olmuşum. İnsanlara veda etmek zor geliyormuş. Korkuyormuşum. Şan konserinde "Time to Say Goodbye" diyecekmişim. Gidiyormuşum. Yazın Interrail yapmak istiyormuşum. 2009 filmlerinden en çok "Nine"ı merak ediyormuşum, ama hangi şehirde izleyeceğimi bilmiyormuşum. Kuzey sinemasına aşık olmuşum. Belki de bu yüzden İsveç diye tutturmuşum. Birilerine aşık olmaktan yorulmuşum. Zaten aşık olmaya vaktim yok, kalbim tokmuş. Ama işte zaten, gidiyormuşum. Ve en çok koyan da buymuş.
Shipping Antiques Across the Tasman
2 yıl önce
1 yorum:
halil berktay ın bahsettiği seniors blues olsa gerek...
Yorum Gönder