19 Kasım 2008

"Güneşin Oğlu" ve Alamet-i Farikaları

Geçtiğimiz haftalarda "fantastik mavra" türünde olduğunu bir hayli gözümüze sokarak vizyona giren "Güneşin Oğlu", Onur Ünlü'nün ikinci (aslında "Çocuk" adlı ilginçliği sayarsak üçüncü) filmi. Filmin ilk alamet-i farikası da henüz filmografisinin başında olmasına rağmen ilginç tarzı ve kendine özgü anlatımıyla yönetmenin kendisi zaten.

1973 doğumlu olan Onur Ünlü, kariyerinin başındaki bir yönetmen olmanın dışında deneyimli bir şair ve senaryo yazarı aslında. 11 Kasım'da Radikal'de yayınlanmış olan röportajını okursanız anlayacağınız üzere; ilginç fikirleri ve değişik bir hayat görüşü olan, her anlamda özgün bir insan. Favori oyuncularından Özgü Namal, "Onur'un filmleri bana kendimi zeki hissettiriyor." diyor ve kendisi için "Türkiye'nin Tarantino'su" yakıştırmasını ekliyor. (Radikal, 8 Kasım 2008) Yönetmenin iki filmi de ("Polis" ve "Güneşin Oğlu") şaşırtıcı derecede 'farklı'lar alıştığımız filmlerden. Alışıldık bir şehirde geçseler, alışıldık karakterlerin başından geçseler de; alışılmadık şeyler üzerine kurulu filmler çünkü ikisi de. "10 günde film çekmek" gibi bir şeyi başarmasıyla gündeme geldi Onur Ünlü son filmiyle. Henüz ikinci filmini çeken bir yönetmen için, Türk sinemasının birçok başarılı oyuncusuyla çalışma fırsatı yakaladı. Ve gerek Haluk Bilginer, gerek Özgü Namal'dan "Onur istediği sürece ben her filminde oynarım." sözünü almayı başardı. SİYAD'ın yenilikçi yönetmenlere açık olduğunu gösteren, 2006'da "Polis" ile gelen "En İyi Yönetmen" adaylığını da unutmamak lazım.

"Güneşin Oğlu"nun ikinci büyük kozu ise oyuncuları... Yönetmenin ilk filminde de beraber çalıştığı Haluk Bilginer ve Özgü Namal'ın yanısıra Hümeyra, Bülent Emin Yarar, Köksal Engür ve Ahmet Kural gibi usta oyuncular ve genç yeteneklerin beraberliği dikkat çekiyor filmin kadrosunda. Özellikle Bülent Emin Yarar, dikkat çekici bir performans sergiliyor. Haluk Bilginer, filme de ismini veren Zeki Müren albümü "Güneşin Oğlu"ndan "Böyle Bir Kara Sevda" şarkısını; Özgü Namal ise zamanında Gönül Yazar'ın seslendirdiği "Çapkın Kız" şarkısını söyleyerek, oyunculuk yeteneklerinden fazlasını da konuşturuyorlar ayrıca.

Film sayesinde tanıştığım bir grup, "100 Derece" de oldukça ilgi çekici... (myspace sayfası) Filmde kendi besteleri "Kahpe Felek" ve "Mavra" ile "Rüzgar Hep Aynı Esmez" şarkılarının enstrümantal verisyonuna yer veren bu genç grup, aynı zamanda Özgü Namal'ın söylediği "Çapkın Kız"da da ona eşlik etmiş.

Filmin 100 derece, 'küfürlerin yaratıcı kullanımları' konusundaki dersler ve bolca kahkaha dışında hayatıma kazandırdığı son şey ise Haluk Bilginer'in İstanbul'un en güzel manzarasına sahip en iğrenç yapılarından birinin çatısına çıkarak okuduğu Ülkü Tamer'in garip ötesi şiiri "Konuşma". Filmin ne kadar absürd, ne kadar fantastik olduğu düşünülürse, cuk oturmuş filme. Hele ki Haluk Bilginer'in sesinden...

KONUŞMA

-aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.

iyi nişan alırdı kendini asan zenci,
bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
-çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.

Ülkü Tamer

4 yorum:

Adsız dedi ki...

teşekkürler. filmdeki bu ilginç şiiri arıyorudum ben de. sayenizde buldum. :))

Adsız dedi ki...

uzun zamandan bu yana izledigim en guzel Turk filmiydi diyebilirim. Bazi yerlerde gulmekten kopmadim dersem yalan olur. Bence komedi filmi anlayisini skec'li filmlere cevirenlerin de izlemesi gereken bir film :)

Bu arada filmdekilerin "gercek" oyuncu olduklari da hemen kendini belli ediyor zaten :)

Adsız dedi ki...

Bencede güzel bir film hem komik hemde yormuyor insanı ayrıca söylediği makrokozmos ve mikrokozmos da çok mantıklı bilmem dikkat ettiniz mi?

Adsız dedi ki...

Bencede güzel bir film hem komik hemde yormuyor insanı ayrıca söylediği makrokozmos ve mikrokozmos da çok mantıklı bilmem dikkat ettiniz mi?