"The flower said, "I wish I was a tree,"
The tree said, "I wish I could be
A different kind of tree,
The cat wished that it was a bee,
The turtle wished that it could fly
Really high into the sky,
Over rooftops and then dive
Deep into the sea.
And in the sea there is a fish,
A fish that has a secret wish,
A wish to be a big cactus
With a pink flower on it."
Birinin istemediği bebeği isteyenler vardır mesela. Ya da birinin istediği bebeği istemeyenler.
Birinin hayran kaldığı dışarıdan mükemmel görünen eve ve içindeki evliliğe katlanamayanlar vardır mesela.
Birilerine garip, tuhaf ve çirkin gelen kız bazen en istediğimiz insandır aslında. Ya da herkesin kusursuz olarak nitelendirdiği kadın hayatı zindan ediyordur bir başkasına. Bazen burnumuzun dibindekini görmeyiz ve sonunda görmek zorunda kaldığımızda neler kaçırdığımızı anlarız o güne dek.Bazen birisi farkına vardırana dek gerçekleri anlamayız.
İkinizin odasında da aynı hamburger telefondan vardır belki de... Ama o kadar körsünüzdür ki, biriniz diğerini hamile bırakana kadar farkına bile varmazsınız.
Hayatın ne demek olduğunu olgunlaşmak zorunda kalarak ve bu gerçeklerle hiç beklenmedik bir şekilde hiç beklenmedik bir zamanda karşılaşarak öğrenen Juno'nun ve Bleeker'ın hikayesi Juno.
"You're a part time lover and a full time friend
The monkey on your back is the latest trend
I don't see what anyone can see in anyone else
But you."
1 yorum:
bir juno yazısı daha :)) daha yeni yorum yaptım emre üşendim :))) ama şu kadar diyim müzikler ve animasyonluk hava senaryonun ve diyalgoların şekerliğne şeker katmış bence. biçimin de ne akdar önemli odluğunu kanıtlamış bence...
Yorum Gönder