12 Mart 2008

!F 2008'in Ardından...

Hayatımda yaşadığım teknik problemlerden dolayı geç kalmış yazılar serisinin 2.sinde konu başlığımız 7. !F Bağımsız Filmler Festivali...
Bu yıl !F'te 7 film izledim. Açıkçası çok beklentilerimi karşılayan ya da beni heyecanlandıran bir festival olduğunu söylemekte zorlanıyorum şu anda dönüp baktığımda.
"Falling Slowly" ve "If You Want Me" şarkılarıyla, müzikleri ve diyaloglarıyla ruhu doyuran romantik ve şirin bir film olan "Once" ve Ryan Gosling'in başrolü şişme bi bebekle paylaştığı "Lars and the Real Girl" favorilerimdi.
Önceki yazımda da belirttiğim üzere, beni hayal kırıklığına uğratan ve bu kadar muazzamlaştırılıp şişirilip bir sinema mucizesi olarak karşımıza sunuluşuna anlam veremediğim "No Country for Old Men" bir başka filmdi. Javier Bardem'in oyunculuğu dışında bana pek bir şey katmadı Coen'lerin 4 Oscar'lı filmi.
"Neler Oluyor Özel Ödülü"nü layık gördüğüm "Picture of Dorian Gray", sonradan anladığım üzere Oscar Wilde'ın eserini okusaydım "Bir Şeyler Oluyor" diyebileceğim bir filmmiş. Fakat Wagner ve birkaç rock şarkısı dinlemenin güzelliği dışında hayatın anlamını sorguladığım birkaç saate dönüştü salonda geçirdiğim dakikalar.
Festivalin "Meksika Dalgası" bölümünden seyrettiğim iki film "Drama/Mex" ve "Deficit" birbirine tamamen zıttı. "Drama/Mex", Alejandro Gonzalez Iñarritu'ya özenmiş, fakat olayı becerememiş bir yönetmenin çırpınışları olmuş gibi geldi bana. "Déficit" ise Gael Garcia Bernal'in yönetmenliğe de ne kadar yakıştığını, ne kadar muhteşem bir insan, ne kadar karizma bir oyuncu olduğunu, her role gittiğini, Meksika sinemasının birkaç onyıl içinde nasıl kanatlanıp uçacağını kanıtladı. Derin ve büyük bir konuyu, bize de tanıdık gelen karakterlerle anlatmayı başarmış küçük bir film olarak oldukça başarılıydı.
Son olarak "Pardonnez-Moi", kim olduğunu bilmediğim ama hem yazıp, hem yönetip, hem oynamayı başarabilen başka bir insan Maïwenn ablamızın yarattığı; babasıyla sorunu olan herkesin seyretmesi gereken, hafif absürd, bazen abartılı ama gayet sıcak bir Fransız filmiydi.
!F'in en sevdiğim yanı ise, bitişinden 2 aydan daha kısa bir süre sonra yerini çok daha iyisine bırakıyor oluşu: 27. İstanbul Film Festivali'ne 1 ay kaldı.

3 yorum:

mayksisman dedi ki...

ya ebn dediklerini hiç izlemedim aralarında aslında gael garcia bernal (ki çok sevdiğim bir arkadaşımın eşi olur kendisi, eniştemdir :)))'ınkini izlemek isterdim ama başka filmler izledim. broken english parker posey'e rağmen çok vasattı ki inanılmaz güzel bir başlangıcı vardı filmin... sonra the nines'ı mesela sevdim baya, charlie kaufman'la david lynch karışımı bi film olmuş ama çok güzel ve sevimli bi film. bilhassa ryan gosling'in tam gözüme gözüme girdiği bi film oldu, meğersem bir adam sandler sevimliliğinde ve yetenekliğinde ama gene de tip olarak bir ben affleck kazmalığında bir herifmiş bu :)) yeni bağımsız filmleri de geliyor ki süper haber bu. julia roberts da varmış, fireflies in the garden. merakla bekliyorum :)

bunun dışında eagle vs shark, the last winter'ı internetten buldum onları izlicem inşallah bigün vakit bulursam. once ve lars and the real girl'ü cidden çok merak ediyorum ama. ama lütfen biri daha once müzik ve ryan gosling süper demesin :) ayrıca belirteyim, en favori kadın oyuncum (kendisiyle 15-20 yıldır birlikteyizdir:p) natalie portman , erkek oyuncum da sevgili ryan gosling'tir (adam nejat işler kılının kopyası ama süper yetenekli) o yüzden çok daha merak ediyorum :)

Emre dedi ki...

Ryan Reynolds demek istedin heralde?

Bu arada festival programını didik didik ettim pazartesi gecesi çıkar çıkmaz ama "fireflies in the garden"ı bulamadım ya. ben de duymuştum geliceeni ama, anlamadım.

daha ne filmler gelio bi bilsen zaten, şimdilik 16 film uydurdum programıma ve bu minimize edilmiş hali :P

mayksisman dedi ki...

obaleyyy :)))) sen de uçmuşun "azıcık" :)) ya hakkaten tam listeyi ben hala göremedim bir de fireflies daha amerika'da bile gösterime girmemiş sanırım afişi falan da yoktu (imdb yalancıysa ben de yalancıyım :p) zaten girerse de muhtemelen limitli girer. o yüzden gelmezse aslında şaşırmam...

evet ryan'lar karışt:)) ryan reynolds the nines'taki, ama favorim hala gosling :))