Liseyi bitirmekte olduğum yıldı maNga'nın ilk albümü ile tanıştığımda. "Bir Kadın Çizeceksin" ile güzel bir çıkış yapmışlar, müzikleri ve tarzlarıyla albümü ilk dinlediğim anda dikkatimi çekmeyi başarmışlardı. Göksel, Koray Candemir ve Vega gibi isimlerin de desteği sayesinde hızla yükselmeyi ve sevilmeyi de becermişlerdi. Daha sonra çıkardıkları maNga+ ile yersiz bir heyecan yaratmışlardı içimde, çünkü eski albümlerinin bu + versiyonunda sadece 2 yeni şarkı vardı.

Albüm, Tuluyhan Uğurlu'nun konuk olduğu intro "Gün Doğumu" ile başlayıp; bir başka intro olan "Gün Batımı" ile bitiyor. Yani hüzün şehrinde geçen bir gün olarak tasarlanmış. Bunlar dışında "Şehr-i Hüzün", "Gecenin Ritmi" ve "Kaçamak Faslı" adında üç intro daha bulunuyor albümde. maNga'nın ilk albümünde de çok hoşuma giden, şarkıların devamlılığı özelliği bu albümde de mevcut.
"Beni Benimle Bırak", albümdeki ilk güzel şarkı. Bu şarkı sayesinde öğrendiğim -ve sonra araştırdığımda Karadenizliler tarafından 'lanet olası' anlamında kullanıldığını öğrendiğim- "gaybana" kelimesinin hoşuma gitmesi bir yana; "Al bu dünya, al senin olsun / Benim hiç gözüm yok, hepsi senin olsun / Ama son bir dileğim var senden şu gaybana dünyada / Varını, yoğunu al, hepsini al da... / Beni benimle bırak" sözleri çok güzel dile getiriyor yalnız kalma isteğini ve bıkkınlığı.
"Dünyanın Sonuna Doğmuşum" geliyor sonra. Dinlediğim en iyi eleştirel şarkılardan biri kendisi. Facebook gençliğine laf sokmak üzerine kurulu, kimi yerde kendimi kötü hissetmeme neden olacak kadar ağır -ama doğru tespit edilmiş- suçlamalarla dolu. "Dünyanın Sonuna Doğanlar"ı "Kişisel neyim kaldı ki bir iletim olsun / Tıklana tıklana her şeyimn ortada" diyerek eleştiriyor maNga. "Bağlanmaya sonuna kadar karşıyım / Ama dizilerimden ben ayırmayın" diyor, "Yeni bir kart verdi bugün bankam / Puanlarım artık en büyük kankam" diyor. Geçirdikçe geçiriyor tüketim dünyasının çılgın gençlerine. "Bana pastamı verin, ekmeğe gerek yok." diyerek Marie Antoinette'ten bir farkımız olmadığını özetliyor.
Albümün en güzel şarkısı ise bana göre "Hayat Bu İşte". Şarkı "Bir hüzün şehri ayırdı bizi" diyen "Her Aşk Ölümü Tadacak" ve onu izleyen "Şehr-i Hüzün"den sonra geliyor. Yine Tuluyhan Uğurlu konuk şarkıda ve yine harika bir piyano sesiyle başlıyor şarkı. Sözler ağlatacak kadar acıklı, o kadar gerçek.
"Hayat bu işte,
Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hapsolursun
Yaşamak için bir neden ararken
Ölmek için bulursun."
