alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
alışveriş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Aralık 2009

Noel Baba'ya Açık Mektup

Mia, "Noel Baba'ya Açık Çağrı" adlı blog postunda güzel bir serzenişte bulunmuş, hoşuma gitti. Ben de Noel Baba'ya sizlerin de tanıklığında bir mektup yazayım dedim. Sonra "İsteklerin Kuzey Kutbu'na ulaşmadı ki!", "Mektubun postada kaybolmuş herhalde." falan olmasın...

Sevgili Noel Baba,

Malum, ekonomik kriz var. Ben de işsizim. Dolayısıyla geçtiğimiz yıl sahip olmak isteyip de olamadığım birçok şey oldu. O yüzden sana, tüm bu içimde kalanlardan oluşan güzel bir seçki hazırladım. Çok değil, 15 maddeden oluşuyor listem. Eğer yoğunsan da hiç sorun değil, sen gerekli parayı yolla, ben hepsini gidip kendim almaya hazırım. Ona da üşeniyorsan, piyango biletlerime bir güzellik yaparsın.


1. "Live in Chicago CD+DVD" (Panic at the Disco)
2. LCD Monitör (LG)
3. "Bent Hamer Collection" DVD Box Set (Bent Hamer)
4. iPod Touch 64 GB (Apple)
5. NTV Yayınları Çizgi Roman Serisi
6. "Körlük" ve "Görmek" (José Saramago)
7. "Kayıp Sembol" (Dan Brown)
8. Ses Kayıt Cihazı (Sony)
9. Drinking Board Games (the woo)
10. Bot (Timberland / Renk: Wet Sand)
11. Örme Kazak (Pull & Bear)
12. Kapşonlu Üst (Zara / Keith Haring Collection)
13. T-shirt (Zara / Keith Haring Collection)
14. Spor Ayakkabı (Adidas Superstar / Renk: Mor-Beyaz / Kahverengi-Bordo)
15. Rengarenk Trunk Boxer'lar (Topman)
Listeye iyice göz atarsan, gerçekten, ya da en azından birazcık ihtiyacım olan şeylerle dolu olduğunu göreceksin. İhtiyacım olmayanları da kültürel gelişimim için istemiyorsam n'olıyım. Bak ayrıca, artık blogum için yaptığım röportajlarda çıkarıp telefonumla kayıt almaya utanıyorum. Ve evet sanırım senden don isteyen ilk insan olarak tarihe geçiyor olabilirim.

Çocukken isteklerimi yerine getirmek konusunda çok başarılıydın. Umarım ilerleyen yaşın performansından bir şey kaybetmene neden olmamıştır. Dasher, Dancer, Prancer, Vixen, Comet, Cupid, Donder ve Blitzen'ın boynuzlarından; senin ellerinden öpüyorum.



Şimdiden teşekkürler,


EMR.

29 Ekim 2008

Palladium Alışveriş Merkezi

Kozyatağı'nda, bir zamanlar yalnızca Trio Sitesi'nin üç kocaman binasının hükmettiği alana birbiri ardına siteler ve gökdelenler inşa edilmesinden sonra Palladium Alışveriş Merkezi de sonunda, 25 Eylül 2008 tarihinde açıldı. "Evime en yakın alışveriş merkezi" ünvanını Carrefour İçerenköy'ün, "Anadolu yakasının en büyük alışveriş merkezi" ünvanını ise Nautilus'un elinden alan fakat ne yazık ki geçtiğimiz pazar gününe kadar gitme fırsatı bulamadığım Palladium; adeta İstinye Park'ın Anadolu yakası şubesi.

Latince "tanrının küresi" gibi bir anlamı olan (ve gerçekte de camdan bir küreyle çevrili olan) "Palladium", aynı zamanda 46 nolu elementin de ismi. Zemin katı ve Carrefour Express, Akbank ve bazı mağazaların alt katlarının yer aldığı -1 katı dışında 3 katı daha bulunan alışveriş merkezinde, V şeklinde yapılmış olan kat düzeni sayesinde her kattan diğer katları görmek de mümkün olabiliyor. Ama aynı nedenle üst katlara çıktıkça mağazaların boyutları da küçülüyor.

Giriş katından çıkılan geniş bir bahçesi olan Palladium'un bu yeşil ve güzel alanı, henüz yaza daha çok zaman olduğu için tadı çıkarılacak bir yer değil. Karşılıklı duran Midpoint ve Kitchenette ise Palladium'un keyfini sürebileceğiniz yerler arasında.

Üst katlara çıktıkça her alanda vazgeçilmezim olan markaların bir bir sıralandığını gördüm ve artık evimin dibinde oldukları için çok sevindim. Artık her alışveriş merkezinin de demirbaşları sayılan Starbucks ve D&R tabii ki mevcuttu. Bunun dışında GAP, Pull & Bear, Zara ve Bershka'nın varlığı gerçekten aptalca bir gülümseme yerleştirdi suratıma. Adidas'ın Anadolu Yakası'ndaki ilk ve tek Originals konseptli markası da aynı şekilde... (C&A'in salıpazarı konsepti ise beni hiç açmadı)

Toplam 160 mağazanın/restoranın bulunduğu Palladium'daki sinema ise Cinebonus zincirine ait. Alışveriş merkezi olarak İstinye Park'ı andırsa da, iş sinemaya geldiğinde Kanyon'a daha çok benzemiş Palladium. (Bir de Häagen-Dazs standı yerinde Ben&Jerry's görebilseydim her şey çok daha süper olacaktı) Nautilus'a göre ucuz, daha kaliteli ve daha rahat bir sinema olmuş Cinebonus'un Anadolu Yakası'ndaki ikinci işletmesi.

Hem yakınlığı, hem kalitesi, hem de markaları ve sinemasıyla yakın ve uzak gelecekte çok sık hayatıma girecek olduğunu tahmin ettiğim bir alışveriş merkezi kısacası Palladium. Hele ki, E5 üzerindeki Optimum açıldığında Palladium'a gelen insan kalite ortalamasının daha da artacağı düşünülürse...

5 Ocak 2007

Bir Cuma sabahı...

Fakir şehrimin zengin insanları, süslü kızları ve tüketimci Cadde çocukları bugün başka bir heyecanla kalktı yataklarından. Uyandıklarında akıllarından ilk geçen şey "O gün geldi." cümlesi olmuştu çünkü.
O günün geldiğini nasıl olduysa, bir şekilde unutmuş olanlar ise kahvelerini (tercihen espresso, cappucino ya da macchiatolarını) yudumlarken gazetelerini açıp o dev ilanı görünce farkettiler ve fondip yaptılar fincanı: "Bugün o günmüş!".

Küçük olanları ya "Anne, bugün o gün! Okula gitmesem olmaz mı?" dediler kahvaltıda; ya da unutmuş olanları "Hasan Abi, durdur servisi inicem! O gün gelmiş!" dediler vitrindeki o sözcüğü gördüklerinde okul yolunda.

Evet, "Bugün, o gün!".
Gazetelerde ve vitrinlerde gördüğümüz gibi, "Zara İndirimi Başladı!" bugün.

Sabah 10 civarı, Suadiye'deki iki mağazanın kasalarında da uzun kuyruklar çoktan oluşmuştu. Cadde'de elinde Zara torbası taşımayan birine rastlamak, yazın Magnum reklamı görmemek kadar imkansızdı bu sabah. Biri plastik, diğeri kağıt poşet veren mağazaların ikisinden birden alışveriş yapmış olanları görüp ayırt etmek mümkündü hatta yürürken.

20 dakikalık kuyrukta birbiriyle sohbete başlamış olan yabancılara, birbirine elinde tuttukları "o mükemmel şeyi" nerden aldıklarını "hemen" söylemelerini isteyen yabancılar...

Ve tamamen tesadüf olsa da...
Bu kadar laf ettikten sonra...

İtiraf ediyorum.

Ben de oradaydım.