28 Şubat 2009
Nil Kıyısında: Atan Yalnız Kalpler üzerine...
27 Şubat 2009
8. !F Bağımsız Filmler Festivali'nin Ardından...
41. SİYAD Ödülleri
23 Şubat 2009
81st Academy Awards
Bu yıl Oscar Töreni yazımda yer almaya değecek olaylar silsilesi şöyle:
- Kırmızı Halı'yı genelde tören öncesi birkaç saatlik uyku şansı olarak değerlendiren ve pek ilgi duymayan bir insan olarak; bu kısmın bir işe yaradığını gördüm: Törene dakikalar kala, Josh Brolin ve Diane Lane'in evli olduğunu öğrendim.
"Knowing that they shut the whole city for my party... Incredible!" - Taraji P. Henson
- 7 yıldır seyrettiğim Akademi Ödülleri Töreni'nde ilk defa bu kadar mükemmel bir sahne tasarımı görüyorum. Bu sahne düzenine göre en ön sırada oturan ünlülerin sayısı ciddi bir şekilde azalmış olsa da, kristal perdesinden orkestra çukuruna kadar her şey görsel anlamda mükemmeldi. Gelsin Emmy'ler.
- Gecenin en sevdiğim kısmı olan açılış konuşması, bu yıl "Slumdog Millionaire", "Milk", "Dark Knight", "Curious Case of Benjamin Button", "Frost/Nixon", "Reader" ve "Wrestler"dan bahseden müzikal bir gösteriydi. Michel Gondry elinden çıkmış gibi duran dekorların şirinliği, özellikle de "Curious Case of Benjamin Button" kısmındaki harika fikir beni oldukça güldürdü. Anne Hathaway'in Hugh Jackman ile oldukça komik bir uyumla Frost ve Nixon'ı canlandırması görülmeye değerdi. Önümüzdeki yıllarda Hathaway'i müzikal filmlerde seyretmeye başlayacağımızı da görmüş olduk. Ayrıca "Dark Knight"ın görmezden gelinmesinin bu açılışta yer alması biraz olsun hayranlarını sevindirmiştir.
- İlla 'hatun'ların kıyafetlerinden konuşmak gerekiyorsa, inanılmaz beğendiğim üç kişi: Penelope Cruz, Marisa Tomei ve Amy Adams oldu. Philip Seymour Hoffman'ın törene bere ile katılmasının nedeni ise yeni filminin çekimlerinde çok ilginç bir saç stiliyle dolaşmak zorunda olması ve o saçla gözükmeyi istememesiymiş. 2009'da yeni bir Anton Chigurh'umuz olacak sanırım.
- Senaryo ödülleri nedense çok erken geldi. İki ödülün arka arkaya ve aynı sunucular tarafından sunulması ise gecenin kısa tutulma çabaları nedeniyle alınan önlemlerin sadece bir başlangıcıydı. Orijinal Senaryo Ödülü sahibi Dustin Lance Black'in muhteşem, mükemmel, harika vs. konuşması; straight ya da gay, kadın ya da erkek, "Milk"i seyreden herkesi ağlatmıştır sanıyorum. Bugüne dek duyduğum en güzel konuşmalardan biriydi. Her homofobik gerizekalıya şiddetle tavsiye ederim. Diablo Cody'den sonra Lance Black de, taptığım senaristler arasına girmeye hak kazandı. Sanırım ikisinin de Oscar'a layık senaryolar yaratmalarında geçmişlerini unutmamanın ama aynı zamanda geçmişlerinin getirdiği kötü çağrışımları takmamalarının, kendilerini oldukları gibi sevmenin ve kabullenmenin büyük etkisi var. Her ne kadar "In Bruges"ün Orijinal Senaryo dalında bir Oscar almasını bugüne dek ölümüne istemiş olsam da, o sahnenin üstünde ve o senaryoda söyledikleri için iyi ki Lance Black almış diyorum ödülü.
17 Şubat 2009
Haftanın Şarkısı #8: "9 Crimes"
12 Şubat 2009
"Kismet" üzerine...
Hayatı tersten yaşamak, farklı olmak, aşk, ilkler, başlangıçlar ve bitişler, hatırlamak ve unutmak, kader, hayatın anlamı... Bir film olarak uzun olsa da, bunca şeyi 166 dakikaya sığdırmayı başardığı için anlamlı bir film.
Filmin kader üzerine konuşulan bir sahnesinde Cate Blanchett "kismet" diyor. İngilizce'deki fate ya da destiny yerine; dile Arapça'dan sızmış ve ı'sı noktalandırılmış bu sözcüğü seçiyor Daisy.
Filmin başka bir sahnesi, kaderin nasıl küçücük anlara bağlı olarak ne kadar fazla değişebileceğini muhteşem bir şekilde gösteriyor. 1998 yapımı "Sliding Doors"un konusu olan bu kaderci yaklaşım; yaptığınız seçimlerin doğurduğu sonuçlarını ve "şöyle değil de, böyle olsaydı neler değişirdi" sorusunu çarpıyor suratınıza "Curious Case of Benjamin Button"da da.
"And if only one thing had happened differently: if that shoelace hadn't broken; or that delivery truck had moved moments earlier; or that package had been wrapped and ready, because the girl hadn't broken up with her boyfriend; or that man had set his alarm and got up five minutes earlier; or that taxi driver hadn't stopped for a cup of coffee; or that woman had remembered her coat, and got into an earlier cab, Daisy and her friend would've crossed the street, and the taxi would've driven by. But life being what it is - a series of intersecting lives and incidents, out of anyone's control - that taxi did not go by."
Kaderi farklı olmak olan bir adamı izledikçe tüm ilklerinizi gözden geçiriyor, kendinizi iyi ya da kötü yönde farklı hissettiğiniz her anınızı hatırlıyorsunuz. Sonra da başınıza gelenleri düşünüp "kismet" diyorsunuz siz de.
Ve ekliyor Daisy: "We all end up in diapers."
10 Şubat 2009
Haftanın Şarkısı #7: "Gives You Hell"
3 Şubat 2009
Haftanın Şarkısı #6: "Secret"
2 Şubat 2009
"İstanbul'un En İyi ve En Kötü Sinemaları"
En İyiler kategorilerinde Levent Cinebonus Kanyon sinemaları, 10 kategoriden 3ünde aldığı birincilikle açık ara farkla "İstanbul'un En İyi Sineması". Onu ikişer birincilikle Caddebostan AFM Budak, Kozyatağı Cinecity Trio ve Beyoğlu Emek Sineması izliyor. Şirketlere bakacak olursak, en sevilen Cinebonus.
Kadıköy Rexx Sineması ise En Kötü dallarında aldığı iki birincilikle ve İstanbul'un En Kötü Sineması sorusunda aldığı ikincilikle "İstanbul'un En Kötü Sineması" oldu.
Aşağıda ilk ve en önemli iki sorunun detaylı sonuçlarını ve tüm sorularda öne çıkan sinemaları görebilirsiniz.
İstanbul'un En İyi Sinemaları:
1. Levent Cinebonus Kanyon (%22.2)
2. Beyoğlu Emek (%16.7)
2. Kozyatağı Cinecity Trio (%16.7)
İstanbul'un En Kötü Sinemaları:
1. Suadiye Movieplex (%19.4)
2. Kadıköy Rexx (13.9%)
3. Beyoğlu Cine Majestic (%8.3)
3. Kadıköy Atlantis (%8.3)
En İyiler
İstanbul'un En İyi Sineması: Levent Cinebonus Kanyon (%22.2)
Avrupa Yakası'nın En İyi Sineması: Levent Cinebonus Kanyon (%54.8)
Anadolu Yakası'nın En İyi Sineması: Caddebostan AFM Budak (%23.3) ve Kozyatağı Cinecity Trio (%23.3)
İstiklal Caddesi'nin En İyi Sineması: Beyoğlu Emek (%43.8)
Bağdat Caddesi'nin En İyi Sineması: Caddebostan AFM Budak (%69.0)
En İyi Alışveriş Merkezi Sineması: Levent Cinebonus Kanyon (%43.8)
En Rahat Koltuklar: Kozyatağı Cinecity Trio (%32.3)
En İyi Ortam: Levent Cinebonus Kanyon (%37.5)
Festival Filmlerinin Yeri: Beyoğlu Emek (%63.3)
En İyi Şirket: Cinebonus (%62.5)
Özel Ödül: Birçok kategoride aldığı ikinciliklere rağmen hiçbir "En"de adı geçmeyen Kozyatağı Cinebonus Palladium Sinemaları.
En Kötüler
İstanbul'un En Kötü Sineması: Suadiye Movieplex (%19.4)
Avrupa Yakası'nın En Kötü Sineması: Beyoğlu Atlas (%23.1)
Anadolu Yakası'nın En Kötü Sineması: Kadıköy Rexx (%29.2)
En Rahatsız Koltuklar: Kadıköy Kadıköy (%15.4) ve Kadıköy Rexx (%15.4)
En Çok Paraya En Az Kalite: Kadıköy Cinebonus Nautilus (%20.0)