Ne kadar beklersiniz? Ne kadar sabredebilirsiniz? Bir limiti var mıdır? His sonsuza giderken, saatler kaçı gösterir mesela?
Geçtiğimiz birkaç hafta içinde ardarda geldi merakla beklediğim "...'in Yeni Albümü" tamlamaları. Bir tanesi tahmin edilebilir şekilde inanılmaz ve mükemmeldi. Bir tanesi tatmin edici, diğeri ise hayal kırıklığıydı benim için. Sırasıyla Pinhani'nin "Zaman Beklemez", Yüksek Sadakat'in "Katil & Maktül" ve Çilekeş'in "Katil Dans" albümlerinden bahsediyorum.
Pinhani'nin albümüne ismini veren 1 numaralı şarkısı "Zaman Beklemez" ve Yüksek Sadakat'in albümünün çıkış parçası olarak sağda solda duyduğumuz ve benim albümdeki favorilerimden "Ben Seni Arayamam" şarkılarının sözleri üzerine bugün diyeceklerim.
Birini beklemek, "aramasını" beklemek, bir haber beklemek, bir cevap beklemek, bir özür ya da teşekkür beklemek... Tren, otobüs ya da para üstü beklemekten farklı şeylerdir bunlar. Çünkü his vardır içlerinde bekleyenin de, bekletenin de.
Ve zaman son hızıyla akıp gider siz bekleyedururken.
"Sabrı öğütler zaman / Oysa odur durmayan / Ben beklerim de / Zaman beklemez ki beni"
Size kalsa beklediğiniz sürenin bir önemi yoktur. Beklersiniz. O günün geleceğini bilmek umududur beklemenize bahane olan. Bekleten umuttur. Ve zaman geçedurur. Geç'te duracağınıysa farkedemezsiniz beklerken.
Ne zaman ki vazgeçersiniz sabretmekten, ne zaman ki dayanamazsınız daha fazla beklemeye; işte o zaman kesip atarsınız; bileklerinizi sıkan, içinizi kan ağlatan o bekleme sebebini. Umutlarınızı silersiniz, boyarsınız üstünü. İsyan edersiniz. Öfkelenirsiniz. "Buranıza" gelir artık.
"Kolay mı sanıyorsun / Kolaysa yan o zaman / Yağmurum ol in üstüme / Ben böyle yaşayamam / Halimi görüyorsun / Bir şeyler yap o zaman / Sebebim var biliyorsun / Ben seni arayamam"
Ne kadar beklersiniz? Ne kadar sabredebilirsiniz? Bir limiti var mıdır? His sonsuza giderken, saatler kaçı gösterir mesela? Ne zaman pes edersiniz? Ne zaman vazgeçersiniz? Umutlarınızı yitirseniz bile, bir anda vazgeçebilir misiniz?
Geçtiğimiz birkaç hafta içinde ardarda geldi merakla beklediğim "...'in Yeni Albümü" tamlamaları. Bir tanesi tahmin edilebilir şekilde inanılmaz ve mükemmeldi. Bir tanesi tatmin edici, diğeri ise hayal kırıklığıydı benim için. Sırasıyla Pinhani'nin "Zaman Beklemez", Yüksek Sadakat'in "Katil & Maktül" ve Çilekeş'in "Katil Dans" albümlerinden bahsediyorum.
Pinhani'nin albümüne ismini veren 1 numaralı şarkısı "Zaman Beklemez" ve Yüksek Sadakat'in albümünün çıkış parçası olarak sağda solda duyduğumuz ve benim albümdeki favorilerimden "Ben Seni Arayamam" şarkılarının sözleri üzerine bugün diyeceklerim.
Birini beklemek, "aramasını" beklemek, bir haber beklemek, bir cevap beklemek, bir özür ya da teşekkür beklemek... Tren, otobüs ya da para üstü beklemekten farklı şeylerdir bunlar. Çünkü his vardır içlerinde bekleyenin de, bekletenin de.
Ve zaman son hızıyla akıp gider siz bekleyedururken.
"Sabrı öğütler zaman / Oysa odur durmayan / Ben beklerim de / Zaman beklemez ki beni"
Size kalsa beklediğiniz sürenin bir önemi yoktur. Beklersiniz. O günün geleceğini bilmek umududur beklemenize bahane olan. Bekleten umuttur. Ve zaman geçedurur. Geç'te duracağınıysa farkedemezsiniz beklerken.
Ne zaman ki vazgeçersiniz sabretmekten, ne zaman ki dayanamazsınız daha fazla beklemeye; işte o zaman kesip atarsınız; bileklerinizi sıkan, içinizi kan ağlatan o bekleme sebebini. Umutlarınızı silersiniz, boyarsınız üstünü. İsyan edersiniz. Öfkelenirsiniz. "Buranıza" gelir artık.
"Kolay mı sanıyorsun / Kolaysa yan o zaman / Yağmurum ol in üstüme / Ben böyle yaşayamam / Halimi görüyorsun / Bir şeyler yap o zaman / Sebebim var biliyorsun / Ben seni arayamam"
Ne kadar beklersiniz? Ne kadar sabredebilirsiniz? Bir limiti var mıdır? His sonsuza giderken, saatler kaçı gösterir mesela? Ne zaman pes edersiniz? Ne zaman vazgeçersiniz? Umutlarınızı yitirseniz bile, bir anda vazgeçebilir misiniz?